
Birkaç aydır dünyanın gündeminde koronavirüs var. Dünya genelinde insanlık bir panik içerisinde... Ve bu durum giderek daha da korku saçmaya ve olağanüstü hal almaya başladı. İnsanların marketleri, eczaneleri talan ettiği görüntüler medyada dolaşıp duruyor. Sokaklar yere misket düşse duyulacak kadar ıssızlaştı. Bu tabloya baktığımızda insanları bu hale getirenin koronavirüs değil kapitalist sistem olduğunu görüyoruz. İnsanlara korku depolayarak, “Çin=virüs” gibi algılar yaratarak hedef şaşırtıyorlar. Sonuç ise tam da istedikleri şekilde gelişiyor. Konuyu medyanın da yönlendirmesiyle çok yanlış şekillerde algılıyor, bu sorunun da diğer tüm sorunlar gibi kapitalist sistemin yarattığı bir sorun olduğunu unutuyoruz.
Okullar ve öğrenciler için de durum farklı değil. “Korona paniği” her yere olduğu gibi okullara da bulaştı. Geçtiğimiz haftadan itibaren tüm okullar tatil edildi. Önümüzdeki haftalarda ise dijital platformlardan eğitim verilmeye başlanacağı söylendi. Bir aksilik olmadan eğitimimizi alacağımızı söyleseler de tatilin ne kadar süreceği, verilecek dijital eğitimin ne düzeyde olacağı, sınavların nasıl yapılacağı konusunda büyük belirsizlik var. Okulların belki de dönem boyu kapalı kalacağı söyleniyor. Bu belirsizlik hali öğrencilerin endişelerini arttırıyor. Özellikle üniversite sınavlarına hazırlanan arkadaşlarımız için stres iki katına çıkmış durumda. Yetkililer her gün yeni bir açıklama yapsalar da yüreklerimize su serpmiyorlar! Olağan dönemde zaten yetersiz olan eğitim sisteminin böyle olağanüstü bir dönemde nasıl sonuçları olacağını tahmin ediyoruz. Sistem, her kriz döneminde her şeyin yoluna gireceğini söyleyip, her şeyin kontrolleri altında olduğunu göstermeye çalışıyor. Ancak zaten büyük bir kriz içerisinde olan kapitalist sistem kontrolünü kaybediyor. Koronavirüs üzerinden öğrencileri, işçi ve emekçileri korku ve paniğe sürükleyen egemenlerin, korkudan ne yapacaklarını bilemedikleri günler bizi bekliyor.