
İşte, okulda, toplu taşımada, mahallede, markette, meydanlarda, sokaklarda… Yaşamın her alanında Covid-19 ile ilgili önlem alınması gerektiği medya üzerinden zihinlerimize enjekte ediliyor. Sık sık ellerini yıka, kolonya kullan, maske kullan, sağa-sola hapşırma, yaşlılardan uzak dur, sosyal mesafeyi koru, evde kal vs… Tam bir korku atmosferi yaratılıyor, insanlar adeta paranoyaklaştırılıyor.
Panik bu kadar büyük olunca her ülke kendince salgınla mücadele adı altında tedbir paketleri açıkladı. Ama ne hikmetse bu tedbirlerin pek çoğunun “salgını önlemek”le ilgisi yok. Bizim ülkemizde de cumhurbaşkanı 21 maddelik tedbir paketi açıkladı. Ben metal sektöründe çalışan bir işçiyim. Özellikle biz çalışanlar ile ilgili ne açıklayacak diye dinledim. Paketten bize ne mi çıktı? İşsizlik, esnek çalıştırılma… Yine patronları koruyan maddeler açıkladılar. Resmen milyonlarca işçi ve emekçiyle dalga geçip patronların sırtını sıvazladılar. Vergi indiriminden tutun da kredi borçlarının ötelenmesine kadar birçok madde saydılar. Ama işçilerin sağlıksız çalışma şartlarını, düşük ücretler yüzünden biriken kredi borçlarını, faturalarını, gasp edilen fonlarını gündeme bile getirmediler.
“Zorunlu olmadıkça dışarı çıkma” deniliyor. Biz çalışanlar nasıl dışarı çıkmayalım? İşe gitmezsek işten atılırız. Nasıl geçineceğiz? Geçen gün ev sahibi mesaj atmış; “fazla dışarı çıkma, koronadan koru kendini” diye! “İşe gitmeyeyim o zaman!” diye cevap yazınca daha da bir şey demedi. Günü gelince “kira ne oldu?” diye sorar ev sahibi, faturalar günü gelince yatmazsa gelip suyu, elektriği keserler, paran yoksa marketin, kasabın, fırının önünden geçersin sadece.
Milyonlarca insan işsiz, milyonlarca insan da işsizler kervanına katılacak bu gidişle. Birçok işçi kredi ile ev almış, kredi borcu ile boğuşuyor. “Evde kal!” Ne kadar basit söyleniyor değil mi! Asgari ücretle çalışan milyonlarca işçinin bir gün evde kalmasının aç kalması demek olduğunu anlayamıyorlar ya da anlamak işlerine gelmiyor. Ayın sonunu çalışırken bile borçla kapatan işçiye evde kal, dışarı çıkma derken, hiç düşünüyor mu bunu devletin ileri gelenleri? Ekonomik olarak desteklemek gündeminizde yokken, bari iş güvencesi sağlamak için işten atmaları, ücretsiz izne çıkarmaları neden yasaklamıyorsunuz? Her gün televizyon ekranlarına çıkan Sağlık Bakanının sahibi olduğu Medipol Hastanesinde çalışan birçok sağlık personeli zorunlu olarak yıllık izne çıkarıldı, yıllık izni olmayanlar ise ücretsiz izne çıkarıldı. Gözümüzün içine baka baka koronavirüs ile mücadele ediyoruz derken Sağlık Bakanı işçi-emekçi düşmanı olduğunu da göstermiş oldu.
Evet, koronavirüs salgını bahane edilerek korku, panik tüm dünyaya yayılıyor. O zaman alınan önlemler, açıklanan paketler neden sadece sermaye sınıfına yönelik? Madem virüs tüm insanlığı tehdit ediyor o halde niye toplumun sadece bir kesiminin uğrayacağı ekonomik zararları gidermeye yönelik tedbirler alınıyor? Toplumda yaratılan korku ve panik kimlerin işine yarıyor ya da yarayacak? “Sosyal mesafeyi koruyalım!” deniliyor. Özellikle işçilerin çalışma saatleri dışında sosyal mesafeyi koruması isteniyor. Neden? Korkuları, virüsün yayılması mı yoksa sermaye sisteminin ve yarattığı ağır sonuçların işçiler tarafından sorgulanması mı?
İstiyorlar ki, düşünmeyelim, sorgulamayalım, ne söylerlerse inanalım, itaat edelim. İstiyorlar ki sermayedarlar, biz işçiler, emekçiler olarak onların yarattığı korku ve panik atmosferinde yalnızlaşalım. Aslında onlar korkuyorlar, yüz milyonlarca işçinin, emekçinin sermaye sistemini sorgulamasından, ayağa kalkıp meydanları doldurmasından korkuyorlar. Örgütlenip sermaye sınıfından hesap sormasından korkuyorlar!