
Merhaba dostlar! Son zamanlarda koronavirüs sebebiyle biz işçi sınıfı ve emekçi çocukları olarak zor dönemlerden geçiyoruz. Haftalardır süren salgın haberleri, açıklamalar, sosyal medya paylaşımları insanları içinden çıkması hayli zor bir korku ve panik batağına çekiyor. Gündemleri sadece salgın olan insanlar başka bir şey düşünemez hale geldiler. Peki egemenler bu korku ve panik ortamını nasıl ve neden yaratıyorlar? Biz işçi sınıfı olarak bu duruma nasıl bakıyoruz?
Egemenler, tüm dünyaya yaydıkları salgın paniğini içinde bulundukları krizin üstünü örtmek için kullanıyorlar. Kapitalizm, tarihinde birçok kriz yaşamış, defalarca çıkar yol aramıştır. Ekonomik çöküşü engellemenin mümkün olmadığı şu zamanda, çamurun içinden çıkamayan egemenler için koronavirüs tadından yenmez bir bahane olmuştur. Bu bahaneyle ekonomik krizin, işsizliğin, açlığın ve yoksulluğun, sefalet ücretlerinin, iş kazalarının unutulmasını amaçlarlar. Bir de hiç yüzleri kızarmadan emekçilerin yanında olduklarını söylerler televizyonlardan! Bununla da kalmayıp emekçileri ya ücretsiz izne çıkarırlar ya da esnek çalışma saatleri adı altında sömürdükçe sömürürler. Ayrıca bu dönemde fazlasıyla duyduğumuz şu cümle, “Sağlığınız için evde kalın!” Ne kadar kolaydır söylemesi onlar için. Burjuvanın tuzu kurudur çünkü. Onlar çalışmasa da olur. Lüks malikânelerinde evden çıkmadan nasılsa rahatça yaşarlar. Bırakın yaşamayı koronavirüse bile yakalanmazlar. Yakalansalar bile en güzel tedavi olanaklarıyla atlatırlar. Fakat işçi sınıfına layık görülenler farklıdır.
“Evde kalın!” çağrılarını yapanların unuttuğu bir şey var: Sokakta yaşayan evsizler!
Dünya genelinde milyonlarca insan sokakta yaşıyor. Bu sayı sadece İstanbul için 8 bin civarında. Evsiz insanlar yaşamlarını gece gündüz dışarıda sürdürüyorlar. Belediyelerin “önlem alıyoruz” diye sokaklardan kaldırttıkları banklar onların yatakları, koltukları, masaları… Kapitalizm insanları yoksulluğa, açlığa sürüklüyor. Evsiz insanlar bunun en net örneğidir. Koronavirüsün yayılım sürecini engellemek için bir sürü önlem aldıklarını söyleyenler 65 yaş üstü insanların sokağa çıkmasını yasaklıyor. Oysa sokakta yaşayan insanların birçoğu 65 yaşın üstünde! Bu çürümüş sistem insanları evsizliğe, mutsuz ve sağlıksız bir hayata itiyor. Yaşlı insanlarda virüsün etkisinin daha fazla olduğunu söyleyenler, evsiz insanların yaşadıkları koşulları umursamıyorlar. Kendileri bolluk içinde yaşarken, sokakta yaşayan insanlar zaten onların eseridir. Unutmayalım, virüs değil, kapitalizm öldürür!
Bizler örgütlü mücadeleye gönül vermiş emekçiler ve gençleriz. Asla unutmamak gerekir ki gün asıl şimdi mücadele günüdür. Dört bir yandan korku ve panikle kuşatıldığımız bu zamanlarda kapitalizmin gözlerimizi kör etmesine izin vermeyelim. Enerjimizi, umudumuzu kaybetmeyelim. Mücadelemiz sınıf dayanışmamızla büyüyecektir!