Tüm dünyada egemen sınıf bir olmuş, koronavirüs üzerinden korku salıyor. Fakat öte yandan en basit önlemleri bile almıyorlar. Bu nasıl ikiyüzlülük? Üstelik bu süreç kapitalizmin nasıl vicdansız ve aşağılık bir sistem olduğunu başka bir noktadan da gözler önüne serdi. Biliyorsunuz ölümle sonuçlanan vakaların büyük çoğunluğunu yaşlılar oluşturuyor. Düzen bekçileri yaşlıları araç olarak kullanıyor, onlardan kurtulmak için bu süreci büyük fırsat olarak görüyorlar.
Teksas Vali Yardımcısı Dan Patrick işçilerin ücretli izin talebi kendisine hatırlatıldığında “ekonomiyi kapatamayız, yaşlılar ülke için kendini feda etsin” dedi. İngiltere de bu söyleme uygun bir politika geliştirmeye çalışmıştı. Salgının ilk günlerinde sürü bağışıklığı adı verilen bir yöntemle hiçbir önlem almayacağını açıklamış resmen şu mesajı vermişti; “Ölen ölsün kalan sağlar bizimdir!” Gelen tepkiler üzerine de bu yöntemden vazgeçtiler. Çocukluk yıllarından itibaren yıllarca taze işgücü olarak çalış, ölmez de sağ kalırsan emekliliği hak et, bunun karşılığında seni hiçbir işe yaramaz asalak olarak görsün yönetenler. Sağlık harcamalarını yük olarak görsünler! Üç kuruş maaşını sana çok görsünler! Emeklilik hakkı ve sağlık harcamaları onların gözünde adeta boşuna yapılan harcamalar olarak, devletin sırtında bir kambur olarak görülüyor. Kapitalizmin efendileri için yaşlıların hayatını kaybetmesi, devletin harcamalarının azalması anlamına geliyor.
Türkiye dâhil olmak üzere sağlık sistemi tüm dünyada, zaten çökmüş durumdaydı. Bunu zaten zar zor gizleyebiliyorlardı ancak yaşananlarla birlikte gerçekler bir kez daha gün yüzüne çıktı. Mesela yeterli solunum cihazı olmadığı gerekçesiyle kimi ülkelerde önceliğin genç hastalara verildiğine dair haberler çıkıyor. Muhtemelen Türkiye’de de vaka sayıları artınca, aynı haberleri duyacağız. Peki, bunun suçlusu kim? Ölümü bekleyen yaşlılar mı, yoksa sağlığa bütçe ayırmayıp bu paraları tanka, topa, füzeye harcayanlar mı? Tüm dünyada sağlığa ayrılması gereken bütçeler planlı bir şekilde azaltılarak, sermaye sınıfının ihtiyaçlarına aktarıldı ve sağlık hizmetleri özelleştirildi. Egemenler solunum cihazları ile değil savaş uçakları, roketler veya füzelerle övünmeyi tercih ediyorlar. Yani hayat kurtaran cihazlar yerine milyonlarca insanı katledecek silahları üretmeyi tercih ediyorlar. Kâr odaklı bu mantığın bedelini, üstelik sadece bu süreçte de değil, işçi sınıfı canıyla ödüyor.
Bağışıklık sistemini virüs karşısında güçlü tutmak gerektiği her seferinde dile getiriliyor fakat Türkiye’de açıklanan son ekonomi paketinde en düşük emekli maaşının 1500 lira olacağı belirtildi. Bu parayla mı emekliler bağışıklık sistemini güçlendirecek? Bin beş yüz lirayla mı insanlar sağlıklı besinler tüketecek?
Bu politikalar, sistemin nasıl vicdansız olduğunu bir kez daha bizlere teşhir ediyor. Kapitalistler sömürülecek ve yedekte tutulacak genç işçi kitlesi istiyorlar. Onlar; ıskartaya çıkıncaya kadar hem fiziksel hem ruhsal olarak tükettikleri işçileri yaşlanınca yük olarak görüyorlar. Koronavirüs bahane, onların düzeninde yaşlılara yer yok! İnsanlık dışı bu sistemden kurtulmak için genciyle yaşlısıyla birleşelim, dünyayı yeryüzü cenneti haline getirelim.