
Kardeşler, bizler çeşitli sektörlerde sendikalı çalışan işçileriz. Sendikalarımızın bağlı olduğu konfederasyonların patron örgütleriyle birlikte aynı bildiriye imza attığını duyunca çok öfkelendik. Bu durumu size yazmak istedik.
Sermaye sınıfı, “koronavirüs ile mücadele” adı altında işçi sınıfının haklarına saldırıyor. Egemenler anayasal ve sendikal hakları çiğneyerek işçi ve emekçileri etkisiz hale getirmeye çalışıyorlar. Geçtiğimiz günlerde hükümet açıkladığı ekonomi paketiyle patronlara kalkan olmuştu. Türk-İş, Hak-İş gibi sendika konfederasyonları ise, işçilerin haklarını savunmak yerine, sermaye sınıfı ile birlikte ortak bildiri yayınladılar.
Bildiriye TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB, TİSK, ASKON gibi patron örgütleri imza koydu. Ancak işçilerin haklarını savunması gereken Türk-İş, Hak-İş, Memur-Sen, Kamu-Sen gibi sendikalar da sermaye örgütleriyle aynı bildirinin altına imza attılar.
Bildiriye imza atan patron örgütleri işten atmalarla, ücretsiz izinlerle işçi ve emekçileri açlığa ve yoksulluğa mahkûm ederken, işçi sendikalarının başındaki bürokrat sendikacılar da patron örgütlerinin temsilcileriyle poz veriyor. Sanki milyonlarca işçi işten atılmamış, sanki yüz binlerce işçi ücretsiz izine çıkartılmamış gibi, şöyle bir bildiri yayınlayabildiler: “Bu süreçte sağlık çalışanlarımız başta olmak üzere işinin başında olan tüm çalışanlarımıza, girişimcilerimize ve işverenlerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Bu süreçte bizim yapmamız gereken, dayanışma içinde olmaktır. Bu salgına karşı 83 milyon hep birlikte mücadele vermektir.”
Bir taraftan büyük bir felaketle karşı karşıya olduğumuz söyleniyor ama öte taraftan işçiler işten atılıyor. Bizim gibi evde kalamayan milyonlarca işçi, en temel iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmadığı işyerlerinde çalışmaya devam ediyor. Tamamıyla patronların çıkarlarını yansıtan bu bildirinin imzacıları ise “pek çoğumuz gönüllü karantina hayatı yaşıyor” diyerek, gece gündüz çalışan bizlerle açık açık dalga geçiyorlar.
Bildiride şöyle deniyor: “Hükümetimiz, Kısa Çalışma Ödeneğinden yararlanma şartlarını önemli oranda iyileştirdi. Başvuru için gereken belge sayısını düşürdü. Bizler de şimdi hep birlikte diyoruz ki; ‘Çalışanını işten çıkarma, istihdamını koru, ihtiyacın olan kaynak Kısa Çalışma Ödeneğinde.’ Faaliyetlerini durduran veya azaltan firmalarımız, 3 ay süreyle çalışanlarının maaşlarını buradan karşılayabilir. Tüm firmalarımızı, bu imkânı kullanmaya çağırıyoruz.” İnsan inanamıyor ama gerçek: “Firmalarımız, 3 ay süreyle çalışanlarının maaşlarını buradan karşılayabilir.” Sanki patronlar bir fon kurmuşlar da işçi ücretlerini buradan karşılıyorlar! Kısa Çalışma Ödeneği, İşsizlik Fonundan karşılanıyor. Yani işçinin fonu, işçiye maaş olarak veriliyor. İşçilerin haklarını savunması, işten atmaların yasaklanması, ücretli izinlerin devreye sokulması gibi talepleri yükseltmesi gerekirken sendikalar, bürokratlar eliyle İşsizlik Sigortası Fonunun kullanılması için akıl veren patron bildirisinin altına imza atıyorlar. Türk-İş bürokratları, grev gündeme gelince para yok derken, siyasi iktidarın sermaye sınıfını kurtarmak için başlattığı kampanyaya 3 milyon lira bağışlayabiliyor. Bunları asla unutmayacak ve bir gün bu bürokratları başımızdan def edeceğiz!