
Patronların koronavirüs salgınını bahane etmelerine, fırsatçılığına şahit oluyoruz. Kapitalist sistemin debelendiği kriz çağındayız. Ekonomik kriz nedeniyle biz işçilerin, emekçilerin payına düşen hayat şartları daha da kötüye gidiyor. Bu da yetmezmiş gibi salgından tedirgin olan insanlara yeni korku senaryoları hazırlıyor kapitalistler. Bireysel kaygıları körükleyip bütün bir toplumu paranoyaya sürüklüyorlar. OHAL’ler ilan ederek, insanı insandan ve tüm çelişkilerinden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Karantina adı altında birçok işyerinde kepenkler iniyor, bununla beraber ücretsiz izne çıkarılan ve işsiz bırakılan işçilere evlerinizde kalın telkini yapılıyor.
Kapitalistlerin yarattığı korku yayılıyor. Bu atmosferden etkilenen sağlık çalışanlarının algıları iyiden iyiye bozulmuş durumda. Yaratılan korkudan paralize olan sağlık işçileri tek suçlunun dışarı çıkan insanlar olduğunu düşünüp suçu emekçi kardeşlerine atıyorlar. Yayılan bu korku atmosferinden etkilenip mesleğinden istifa eden enfeksiyon doktorları var. Bu istifaların ve korkuların altında yatan sebep kuşkusuz örgütsüzlüktür. Diğer taraftan “salgına hazırlıklıyız” diyen Sağlık Bakanının, aslında hiçbir hazırlığı olmadığına her geçen gün şahit oluyoruz. Hastaneyi dolduran vakalar ve acillerin yetersiz oluşu bunun en açık göstergesidir. Şüpheli ya da pozitif hastalarla diğer hastaların burun buruna muayene olduğu durumlar var. Her hastanede izole bir alan yapılacak dedikleri halde çoğu hastane bu izolasyon alanlarından yoksun. Örneğin Covid-19 şüpheli hastalara yapılan tetkiklerin izole bir alanda değil de diğer hastalarla aynı ortamda ve aynı cihazlar ile yapılması gibi. Sağlık emekçilerinin çoğu zaman bir araya gelebildiği tek yer olan yemekhanelerde Covid-19 önlemleri kapsamında çözümü yemek vermek yerine sandviç dağıtmakta buldular. Birçok sağlık işçisi bu yoğun çalışmada öğünün az olduğundan, hatta aç kaldıklarından yakınıyor haklı olarak. Esnek çalışmalar, uzun iş saatleri, yoğuniş temposu ve üstüne uygun bir dinlenme alanının bile olmayışı…
Egemenler sağlık sistemindeki eksikliklerden kaynaklanan tüm yükü gene sağlık işçilerinin sırtına bindirmektedir. Kapitalizmin yarattığı bu korku salgınına en çok sağlık çalışanları kapılmaktadır. Bu korku salgınının koronavirüsten daha da tehlikeli olduğu ortadır. Kapitalist kâr düzeni sağlık alanını niteliksizleştirmiş ve hatta halk sağlığını bizzat tehdit eder bir duruma getirmiştir. Açıklanan paket bile sağlık alanı için değil patronlar içinken durumun vahametini varın siz anlayın. Dün depremler bugün virüs yarın başka bir şey olabilir. İşçi sınıfı örgütsüz kaldıkça korku silahı hep egemenlerin elinde olmaya devam edecek. Kapitalizmin yarattığı doğa ve insan talanına son vermezsek başımıza gelecekler ortadadır. Kahrolsun kapitalist düzen demek ve mücadele saflarına katılmak için evimizde kalmak yerine daha çok bir araya gelmeliyiz.