
Merhaba arkadaşlar. Koronavirüs salgını dillerden düşmez oldu. Tek gündem konusu bu salgın… Bu sebeple kampanyalar yapıldı ve uyarılarda bulunuldu. “Hayat eve sığar”, “Evde kal Türkiye”, “Kendi OHAL’ini kendin ilan et” gibi sözler söylüyorlar. İşçiler olarak nasıl evde kalalım? Evine ekmek götürmeye çalışan biz işçiler bunlara nasıl uyabiliriz? Elbette uyamayız, çalışmak zorundayız. Onlar da bize kapıyı göstermenin, bizi işten atmanın yeni formülünü buldular: “Evde Kal” derken herhalde bunu kastediyorlar.
Bu süreçten en çok etkilenen biz işçiler olduk. Bizim çalışmaya ihtiyacımız var, eve ekmek götürmeye ihtiyacımız var, geçim derdimiz var. Çalışmazsak açız. Şimdi birçok insanı ekmeğinden, işinden ettiler. Ben de güvenlik işçisi olarak çalıştığım şirketten çıkarıldım. Üstelik benim gibi yüz binlercesi var. Zor günlerden geçiyoruz. Evet, ama önemli olan mücadeleyi büyütüp dimdik ayakta durabilmek! Burada esas olan örgütlü olmaktır. Yani ben de işten çıkarılmış biri olarak kendi kendime düşündüm. Bu süreci nasıl sağlıklı atlatabilirim diye düşündüm.
Açtım İşçi Dayanışması gazetesini, UİD-DER’in sitesini, orada çıkan yazıları ve mektupları okudum, “işte budur” dedim. Aklıma Sağlık Bakanının salgınla ilgili açıklaması geldi. Yaptığı açıklamada demişti ki “virüsten korunmak için elimizde büyük bir koz var: YAKALANMAMAK!” Bakanın bu garip çözümüne benim gibi sizler de gülmüşsünüzdür. Ben de bundan yola çıkarak içinden geçtiğimiz zorlu günler için dedim ki: “Kardeşim bizim de elimizde çok büyük bir koz var. Tabi ki o da UİD-DER”.Hayatımızın her alanında önemli bir yere sahip. UİD-DER’li olmaktan gurur duyuyorum. Yaşasın örgütlü mücadelemiz, yaşasın birliğimiz ve beraberliğimiz!