
Deprem, salgın, savaş veya salgın hastalıklar söz konusu olduğunda hükümetler “yardımlaşma, dayanışma, paylaşma” adı altında yardım kampanyaları düzenliyor. Son olarak Covid-19 nedeniyle Cumhurbaşkanı halka yaptığı çağrıyla “milli dayanışma” kampanyası başlattığını duyurdu.
Bu kampanyalar hükümet, medya ve sosyal ortamlar aracılığıyla dört bir koldan halka duyuruluyor. İlk adımda siyasiler, patronlar ve sanatçılar bağışlarda bulunuyor. Kendi servetleriyle kıyaslanınca devede kulak kalan bu “bağışlar” halka büyük miktarlarmış gibi gösteriliyor. Ardından çeşitli reklam kampanyalarıyla işçi ve emekçiler yardım kampanyalarına dâhil ediliyor. Egemenler yardım adı altında düzenledikleri kampanyaya yüksek paralar akmasını sağlamak için, kimi zaman gönüllülüğü bir kenara iterek zorunlu maaş kesintisi yapıyorlar.
SMS kampanyalarıyla, 10 liralık yardımlarla geniş halk kitleleri bu kampanyaya dâhil ediliyor. Bu çeşit yardım kampanyalarına bilindiği gibi en çok ilgiyi işçi ve emekçiler gösteriyor. Çünkü aç ve yoksul insanların halinden yine kendileri gibi açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan işçi ve emekçiler anlar.
Önceki zamanlarda gerçekleştirilen bağış, yardım kampanyaları veya vergilerden kesilerek oluşturulan İşsizlik Fonu veya BES gibi fonların amaçları dışında kullanılması insanlardaki güveni büyük ölçüde sarsmıştır. Hükümet deprem vergilerinin nereye harcandığını açıklamamıştır. Üstelik böylesi olağanüstü durumlarda normal olan devletin halka yardım etmesidir. Deprem, sel ve salgında zor durumda olan, hayati durumda olan devlet değil işçi ve emekçilerdir.
Deprem, salgın hastalık, işsizlik gibi durumlarda yoksul halk zaten dayanışma ve yardımlaşma göstermektedir. Fakat bugün yoksul işçi ve emekçilerin elinde avucunda ne varsa zam ve vergi adı altında devletin ve sermayenin kasasına aktarılmaktadır. İşsiz kalan, ücretsiz izinlere çıkarılan, enflasyonun altında ezilen işçi ve emekçi kitlelerin verecek tek kuruşları kalmamıştır. Bugün yapılması gereken sağlık, eğitim, ulaşım hizmetlerinin ücretsiz hale getirilmesi, işçilerin kredi borçlarının silinmesidir, faturaların dondurulmasıdır. Salgınla mücadele için oluşturulacak yardım fonları sermayenin kasalarından temin edilmelidir. Bu fonların veya bağışların yönetimi de işçi örgütlerinin gözetimi ve denetimi altında yapılmalıdır.