
Koronavirüs şuan tüm dünyanın ana gündemi. “Evde kal”, “duyarlı ol”, “sokağa çıkma yasağı ilan edilsin” vs. herkes korkuya kapılmış, bir girdapta sürükleniyor. En başta söylemeliyim ki ben de kopartılan bu velveleden etkilenmedim değil. Virüsün ilk konuşulduğu hele de Türkiye’de ilk vaka duyurulduğu günlerde bir telaşa kapılmıştım. Fakat bu telaşım, UİD-DER’in internet sitesindeki ve gazetemizdeki yazıları okuyunca uçtu gitti. Çok kısa sürede imdadımıza yetişen, işçi sınıfının penceresinden bakarak bu tuzağa kapılmamızın önüne geçen İşçi Dayanışması’na bir kez daha teşekkür ediyorum. UİD-DER’li bir işçi olduğum için ne kadar şanslı olduğumu, örgütlülüğün nasıl hayati öneme sahip olduğunu bir kez daha görmüş oldum.
Elbette doğru olanı yaymak da bize düşüyor. Bu yüzden gazetemiz çıkar çıkmaz onu bir an önce işçi arkadaşlarıma götürmek üzere ziyaret planları yaptım. Daha gitmeden yazıları onlara internet üzerinden gönderdim. İlk ziyaretimde, genç bir arkadaşın tepkisi; “valla ne yalan söyleyeyim ben de bayağı korkmuş, olan biteni şaşkınlıkla izliyordum. Ama UİD-DER’in yayınladığı yazıları okuduğumda yüreğime resmen su serpildi. Bir anlamda verilen zehre karşı panzehir oldu, tüm aileye.” Gittiğim bir diğer ailede de aileyi virüsten önce işsizlik vurmuştu. Evde çalışan iki kişi de ücretsiz izne çıkarılmış, “virüsün sonuçları” karşısında kendi hallerine terk edilmişlerdi. Bunun üzerinden aslında tam da konuşmamız gereken konular açıldı. Bir başka arkadaşım da “sizin dışınızda kimse bu konuya böyle bakmıyor. İnsana doğru soruları sorduruyorsunuz” diyerek karşılık verdi. Aslında söyleyecek o kadar çok sözümüz var ki bu vesileyle bunu da bir kez daha anlamış oldum. Yeter ki biz örgütlülüğümüzü güçlendirelim, korku girdabına kapılmayalım! Boşuna aşıyı bekleme; panzehir bizde, örgütlü mücadelemizde!