
16 Nisanda “Covid-19 Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” Meclis genel kurulunda kabul edildi. Koronavirüsün etkilerine karşı mücadele kılıfı altında yapılan bu düzenleme, gerçekte işçilere yönelik büyük bir saldırıdır. Düzenlemeye göre ücretsiz izne çıkarılan, kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayan, işten çıkarıldığında işsizlik ödeneği alamayan işçilere günlük 39,24 lira aylık 1177 lira ücret ödenecek. Bu para işsizlik fonundan verilecek. Bu düzenlemeyle hükümet, bir kez daha, işçilerin alın teri olan işsizlik fonunu işçilerden esirgemiştir. Patronları işçilerin parasıyla ihya ederken işçileri sefalete mahkûm etmiştir. İşçilere adeta kuru ekmek reva görülmüştür. Oysa sendikaların ve işçi örgütlerinin talebi işten atmaların yasaklanması ve işçilere ücretli izin verilmesiydi. Siyasi iktidar bir kez daha sermaye sınıfının taleplerini dikkate alırken, işçilerin sendikal haklarına el koymaktan da geri durmadı.
Yasaya göre;
- Ücretsiz izne gönderilen, kısa çalışma ödeneğinden yararlandırılmayan ve işsizlik ödeneği hakkından mahrum edilen işçilere, “destek” adı altında günlük 39,24 lira sefalet ücreti verilecek.
- Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamındaki yetki tespitlerinin verilmesi, toplu iş sözleşmelerinin yapılması, toplu iş uyuşmazlıklarının çözümü ile grev ve lokavta ilişkin süreler, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay süreyle uzatılacak. Cumhurbaşkanı yetkisiyle bu, altı aya çıkarılabilecek.
- İşveren, her türlü iş veya hizmet sözleşmesini, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller dışında 3 ay süreyle feshedemeyecek ancak “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymamak” yorumu patrona bırakıldığı için daha önce fabrikalarda örneği çokça görüldüğü üzere işçinin kaderi patronun keyfine bırakılacak. Ayrıca ceza kapsamında cüzi miktarlarda para ödeyerek istediği gibi işçileri işten çıkartabilecek!
İktidar işten atmaları yasakladığını iddia ediyor. Fakat bu doğru değildir. İşçilerin üç ay süreyle ücretsiz izne gönderilmesinin yasalaşması, işçilerin üç ay boyunca kâğıt üzerinde işten atılmaması ama fiilen işsiz kalması anlamına geliyor. Üstelik kısa çalışma ödeneğinin de işsizlik ödeneğinin de altında bir paraya mahkûm edilmeleri işçileri korumak anlamına gelmez. Bu yasa, işçiler açısından “Covid-19 salgının ekonomik ve sosyal hayata olumsuz etkisinin” ta kendisidir! Bu olumsuz etkinin nedeni koronavirüs değil siyasi iktidardır!
Bu yasayla ücretsiz izin uygulaması patronların sürekli başvurabileceği bir yöntem haline getirilip meşrulaştırılmaktadır. Üstelik kısa çalışma ödeneğiyle 1752 lira ile 4381 lira arasında ödenek alacak işçilere ücretsiz izinler sırasında sadece 1177 lira ödenecek. Cumhurbaşkanı üç aylık ücretsiz izin uygulamasını altı aya çıkarabilecek. Bu yolla patronların ekmeğine yağ sürülmekte, krizin ağır yükü işçilerin sırtına yıkılmaktadır.
Yetki tespitinin, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin ve grevlerin ertelenmesi, tüm bu saldırılar karşısında işçileri örgütsüz ve savunmasız bırakmak anlamına geliyor. Koronavirüs salgını nedeniyle işçilerin hak mücadelesinin ertelenmesi gerektiğini, işçilerle patronların el ele vererek bu zorlu süreci atlatması gerektiğini salık veren kimi sendikaların tepesindeki bürokratlar ise, siyasi iktidarın ve patronların işini kolaylaştırıyor. İşçilerin bu saldırılara karşı uyanık olması, yalanlara kanmaması ve birliğini kurması hayati önem taşıyor.