
Merhabalar. Koronavirüs salgınıyla ilgili çıkarılan haberler pek çok insanı evlerine hapsetti. Bizim ailemizde de durum farklı değildi. Dışarıdan gelen her insanı bir virüs taşıyıcısıymış gibi düşünmeye başladık. Bu yüzden evlerimize misafir kabul etmekte tereddütlüydük. Adeta kendi evlerimizde hapis hayatı yaşar olduk, gardiyanımız da kendimiz olduk!
Evdeyiz evde olmasına da annem ve ağabeyim ücretsiz izne çıkarıldı. Zaten geçim sıkıntısı yaşayan bizler iyice zor duruma düşürüldük. Evde hapsolmuşken UİD-DER’li iki arkadaşımız bizi ziyaret etmek istediklerini söyledi. Annem önce tereddütle yaklaşsa da onu ikna ettim. Dostlarımız gelince evdeki hava da bir anda değişti. Korkudan adeta düşünemez olmuştuk. Ama ellerinde İşçi Dayanışması’yla gelen arkadaşlarımız bizlerin korkuyla kapanan gözlerini araladı. Anlattıklarına o kadar ihtiyacımız varmış ki hepimiz önce bir “oh” çektik. Ama sonra asıl tehdidin üzerinde durduk: Kapitalizm ve onun krizi! Sorgulamamız gerekiyor. Mesela dilden düşürülmeyen “bağışıklık sistemini güçlendirmek lazım” cümlesinin önü ve arkası hep boş bırakılıyor. Tamam, güçlendirelim ama nasıl? Zaten düşük olan ücretlerini de alamaz hale gelen insanlar nasıl olacak da güçlü bağışıklığa sahip olacak? İşsiz kalan ve dahası gelecek milyonlar ne yapacak? Aslında korkan ve bizleri de korkularının üzerini örtmek için korkutmaya çalışan egemenlerin yalanlarına kanmayalım. İşçi Dayanışması’nı okuyalım, okutalım. Kapitalizmi ve yükselttiği korku duvarlarını yıkalım!