
… antenler yalan söylüyorsa, yalan söylüyorsa rotatifler, kitaplar yalan söylüyorsa, duvarda afiş, sütunda ilan yalan söylüyorsa, beyaz perdede yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların, dua yalan söylüyorsa, ninni yalan söylüyorsa, rüya yalan söylüyorsa, meyhanede keman çalan yalan söylüyorsa, yalan söylüyorsa umutsuz günlerin gecelerinde ayışığı, ses yalan söylüyorsa, söz yalan söylüyorsa, ellerinizden başka herşey herkes yalan söylüyorsa, elleriniz balçık gibi itaatli, elleriniz karanlık gibi kör, elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun, elleriniz isyan etmesin diyedir. Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız bu ölümlü, bu yaşanası dünyada bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir.
İşçi sınıfını ve içinde yaşadığımız kapitalist sistemi şiirlerinde en mükemmel şekilde anlatan Nâzım Hikmet bugün yaşadıklarımıza da tercüman olmuş “Elleriniz ve Yalana Dair” adlı şiirinde. Aylardır dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçi kitlelerin zihni esir alınmış durumda. Milyonlarca insan Covid-19 salgını bahanesiyle işten atıldı, normalde razı olmayacağı koşullara razı edildi, evlerine hapsedildi.
Covid-19 hastalığı gündemimize girmeden önce işler çok mu yolundaydı? Dünyada 200 milyona yakın işsiz vardı, en az 2 milyar insan yoksuldu, her gün 25 bin kişi açlıktan ölüyordu, 3. Dünya Savaşının sadece bir cephesinde, Suriye’de yüz binlerce insan savaşta öldü, milyonlarcası mülteci oldu. Depremler, seller, yangınlar gerekli önlemler ihmal edildiği için can almaya devam etti. Peki, bu felaketlerin, ölümlerin ve mağduriyetlerin nedeni neydi? Covid-19 hastalığının nedeni gibi bu felaketlerin de nedeni kapitalizmdi. Covid-19 hastalığının arkasına saklamaya çalıştıkları ve milyonlarca insanı işsiz, aç bırakan, sefalete sürükleyen, aslında bütün bu karmaşanın nedeni olan ekonomik krizin de nedeni kapitalist kâr düzenidir.
Şimdi bizden bekledikleri ne peki? Evlerimize kapanmamız ve egemenlerin bütün bu sorunları çözeceğine inanmamız! Sorunu yaratanların sorunu çözeceğine neden inanalım? Bugüne kadar her konuda bize yalan söyleyenlerin bugün doğru söylediğine neden inanalım?
Bugün olanlar aslında dün olanlardan farklı değil. Sadece kapitalist egemenler bugüne kadar söyledikleri yalanlarla bizi kandıramadıklarını görüyorlar ve bu nedenle daha olağanüstü yalanlar söylüyorlar. Tam da bu nedenle biz örgütlü işçiler de dün ne yapmamız gerekiyorsa bugün daha olağanüstü bir çabayla onu yapmalıyız. Yani yalanlara kanmamalı, bir araya gelmeli, daha fazla örgütlenmeli ve mücadele etmeliyiz.
İşyerlerimizde ücretsiz izin, işten atma, yıllık izin dayatmalarına karşı bir araya gelmeliyiz. Sendikalarımızda bu yaşananlar karşısında evlerine kapanıp bizi yalnız bırakan bürokratlara karşı mücadele etmeliyiz. Sağlık çalışanları hiçbir ayrım yapmadan birlikte hareket etmeli, hem kendi sağlıkları hem de hastaların sağlığı için örgütlenmeli. Eğitimciler evlerine kapatılan öğrencilerinin whatsapp aracılığıyla sorularını çözmeyi değil, onları evlerinde ziyaret ederek, sistemi ve sistemin dayattıklarını sorgulamaya çağırmalı. Emekliler yıllarca verdikleri emeklerden sonra yok sayılmanın hesabını sormalı. Gençler çalınan hayatlarını geri almanın ve geleceği kurmanın heyecanını yaşamalı.
Her şeyden önce yalanlara kanmamayı öğrenmeliyiz. Sınıf bilincine sahip olarak yalanlara karşı bağışıklık kazanabiliriz ancak. Son olarak Covid-19 salgınına karşı alınan tutumda da gördüğümüz gibi sınıf bilinci, bize işçi sınıfının cephesinden bakmayı öğreten UİD-DER’de kazanılır. Bize gerçekleri cesaretle ve sorumlulukla gösteren UİD-DER’den öğrenebiliriz boyun eğmeden yaşamanın yolunu.
Yaşasın Bize Gerçekleri Gösteren UİD-DER!
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!