
Tarih 1886, günlerden 1 Mayıs. Amerikan işçi sınıfı burjuvaziye karşı meydanlarda “genel grev” dedi. ABD’li egemenler, işçi sınıfının böylesine örgütlü, kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu. Yaşam durdu, şalterler indi, fabrika bacaları tütmez oldu. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu. Talepleri uzun iş saatlerinin kısaltılması ve daha yüksek bir ücretti. “Sekiz saat çalışma, sekiz saat uyku, sekiz saat canımız ne isterse” dediler. Amerikan işçi sınıfının yaktığı bu ateş tüm dünya işçileri tarafından sahiplenildi. Bu mücadele sonucunda sekiz saat çalışma hakkı kanunlara girmiş oldu. O günden bu yana 1 Mayıs dünya işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak dünyanın dört bucağında kesintisiz bir şekilde kutlandı.
Bugünse biz emekçileri korona ile korkutup sokağa çıkma yasakları ilan ederek evlere hapsediyorlar. Oysa tam da işçi sınıfımızın meydanlarda olması gerektiği bir dönemden geçiyoruz. Haklarımızın elimizden alındığı, baskıların arttığı, işsizliğin tavan yaptığı, ücretlerin eridiği, hayat pahalılığının katlanılmaz bir hal aldığı bu günlerde meydanlar biz işçi sınıfına kapatılmış durumda. Oysa meydanlar sınıfımızın kapitalist sömürüye karşı sesini yükselttiği en önemli kürsüsü olmuştur her daim. 1 Mayıs’ın yaklaştığı şu günlerde egemen sınıf koronavirüsü gerekçe göstererek biz işçileri meydanlardan uzak tutmak istiyor. Biz işçi sınıfının burjuvaziye karşı birlik olduğu meydanlar ıssız bırakılmak isteniyor.
Derin bir kriz içerisinde olan kapitalist sistem bu günlerde koronavirüs ile yaptıklarının üzerini örtmek istiyor. Dünyanın her yerinde burjuvazi toplum üzerinde bir korku fırtınası estiriyor. “Sosyal mesafe”, “toplumsal izolasyon” diyerek aslında işçi ve emekçileri birbirlerinden ayırıyorlar, işçilerin bir araya gelmesini ve mücadele etmesini engellemeye çalışıyorlar. Böylelikle normal koşullarda işçilere kabul ettiremeyecekleri birçok şeyi yasalaştırıyorlar. Oysa bundan birkaç ay öncesine kadar dünyanın birçok ülkesinde işçiler, emekçiler meydanlarda kapitalist sömürüyü, işsizliği, hayat pahalılığını ve baskıcı rejimleri protesto ediyorlardı. İşte tam da bu nedenle koronavirüsü alabildiğine kullanarak biz işçileri, emekçileri mücadeleden ve meydanlardan uzak tutmak istiyorlar. Ama her şeyin olduğu gibi bunun da bir sınırı var. Sınıfımızın şanlı mücadele tarihi bize bunu gösteriyor. İşte 1 Mayıs da işçi sınıfının mücadele tarihinde en önemli günlerinden biri. Bu karanlık günler mutlaka geçecek, aydınlık günler işçi sınıfının mücadelesi ile gelecek.
YAŞASIN 1 MAYIS, YAŞASIN ENTERNASYONALİZM!