Dünyada yaşanan ekonomik kriz ister istemez Türkiye’yi de etkilemeye başladı. Türkiye’nin sayılı firmalarından Brillant tül perde yakın bir döneme kadar dünyanın hemen her ülkesine üretim yapıyor, ülkelerin sayısı arttıkça işçilerin sırtındaki kırbaç da daha fazla şaklıyordu. Şu günlerde ise yabancı ülkelerin büyük bir çoğunluğu kriz sebebiyle Brillant’a verdikleri siparişleri durdurdu.
Biz Brillant işçileri, daha düne kadar gece gündüz demeden, en aşağılayıcı koşullarda, bazen 12 bazen 16 saat, hatta Pazarları çalışıyorduk. Bizim sırtımızdan dev gibi yükselen Brillant, bizleri en aşağılayıcı koşullara mahkûm ediyordu. İşçilerin sırtından devasa büyüyen Brillant, bugün işler yavaşlayınca, işçileri ücretsiz izine çıkararak işçilerin sırtına bir yük daha bindirmektedir. Patron, kâr üstene kâr yaparken işçilere zırnık koklatmazken, sıra zarara geldiğinde hemen işçileri de zararına ortak etmektedir.
Ücretlerin gününde ödenmesini isteyerek sesini yükselten 150 işçinin işine son verildiği gibi, aynı işçilerin kıdem tazminatlarının ve maaşlarının da ödenmeyeceği belirtilmiş, isteyen istediği yere dava edebilir diyerek bir de rest çekilmiştir. İçerde ise değişen fazla bir şey yok, asgari ücrete çalışan işçiler, zaten düzensiz ücret alıyorken kriz dalgasıyla birlikte bir aylık ücret içerde kalarak 2 ayda bir ödeme yapılmaktadır.
Ücretlerin iki ayda bir ödenmesi, esnek çalışma, ücretsiz izinler gibi sorunlarla birlikte kriz işçilerin de gündemine girmiştir. Brillant neredeyse işçilerin bütün sosyal haklarını tırpanlamış, onlara kölece çalışmaktan başka bir şey bırakmamıştır. İşsizlik korkusuyla Brillant’ta tutunmaya çalışan işçiler ise birlik olamadıkları için saldırı her gün hız kazanmakta ve büyük ihtimal önümüzdeki süreçte toplu çıkışlar gözükmektedir.
İşçilerin yarısının Çatalca köyleri, yarısının ise İstanbul’dan olması işçilerin birlikte hareket etmesini zorlaştırsa da bugün Brillant işçilerinin omuz omuza vermekten başka şansı yoktur. Sık sık birlikten beraberlikten bahseden işçiler için bugün tam zamanıdır, eğer ki böylesi zamanlarda işçi sınıfı birlik olmazsa hiç şüphesiz patronlar bu krizin faturasını işçilerin sırtına yükleyecektir. Zaten patronlar krizle birlikte işçilerin işsizlik sigortasına göz dikmiş durumda, bunun devamı da gelecektir.
Yıllarca kanımızı emerek yükselen bu devasa şirketler, kâr üstüne kâr katarak büyüdüler. Onlar sürekli büyürken biz işçileri görmezden geldiler ve pastayı sadece patronlar yedi. Şimdi ise krizin faturası işçilere kesilmek istenmektedir.
Brillant işçileri ve tüm diğer işçiler, ancak birlik olup ortak mücadele edebildikleri zaman hem sosyal haklarını korur, hem kaybedilmiş haklarını alır, hem de krizin faturasını patronların sırtına yıkabilir. Aksi takdirde daha çok yük vururlar sırtımıza.
Krizin faturası patronlara!
Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!