
Merhaba ablalarım, ağabeylerim. Ben 16 yaşında bir lise öğrencisiyim. Hepinizin bildiği üzere 20 yaşın altına sokağa çıkma yasağı getirildi. Tabi çalışanlar hariç. Sokağa çıkma yasağının getirilmesinden bu yana evdeyim.
Gençler olarak en güzel zamanlarımızı evde, dört duvar arasında geçirmek zorunda kalıyoruz. Bu yaşlarda sorgulamaya ve öğrenmeye meraklıyız; fakat duygularımızı köreltiyorlar. Bizleri korkutuyorlar ve gerçekleri göremez hale getiriyorlar. Egemenler “hayatı eve sığdır” diyorlar ama işçi çocuklarının hayatı evine sığmıyor. Buzdolapları boşken, geçim derdi, yarına dair endişe varken hayat nasıl eve sığabilir ki? Biz gençleri yalanlarla besliyorlar. Kendilerine inanalım diye bütün güçlerini kullanıyorlar. Şu an için başarır gibi görünüyorlar. Bilmiyorlar ki yalanlarına bir kere inanırız, iki inanırız, ama bu elbet bir gün son bulur. Arkadaşlarımla konuştuğumda, onlar bana evde kalmam gerektiğini, virüsün çok tehlikeli olduğunu söylüyorlar. Oysa ben kapitalizmin virüsten daha tehlikeli olduğunu, bize bu acıları sistemin yaşattığını söyledim. Bunları biliyorum çünkü UİD-DER’liyim. Peki, ne yapmamız gerekiyor? Televizyonlara mı inanmalıyız? Hayır. Egemenlerin yalanlarına kanmamak için daha çok örgütlenmeyiz. Ve zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz olmadığını unutmamalıyız.