
Âlemin yazısı üstünde, Tüter dalların alevi. Kamçılanmış hırçın dumanı çeker bedenim Ve nakışlı sanılan kaderi. Şuradan çiziyorum, Benim dediğin, üstüne bir tohum dahi ekmediğin toprağı. Tutturmuşsun bir kere, Bütün soyut kavramları Ve onlarla örüyorsun; Duvarlarını ve sınırlarını. Kalmadı tabi, o eski ruhsatsız yolculuklar… Güneyden mevzilenmiş güneşi arkamıza alıp, Göç eyleriz; Bir camı kırık evden Yavruma kurduğum salıncaktan Suyundan içtiğim çeşmeden Çay kokan sokaklardan Soluğumdan, sevgimden Ve anamın, babamın mezarından… Tıraşlamışım işte umudumu Yüzüme süremediğim jiletimle. Dilimde bir düğüm, Yoksulluğumun göçünde.