
Ağaçlar dala dallar yaprağa Arılar bala duranda Yalayıp tarihin gökyüzünü Çırılçıplak bakıyoruz dünyaya Bu bir damlacık Bu koskoca Bu sonsuz akan ırmağa Suları yırtan Bir ışık gibi dalıyoruz şafaklarda. Bir sürü yalan, fitne… Pranga vurulmuş zihnimize Yazgılar çekilmiş gözlerimize Nasıl deşmeli bu kara çıbanı Neşteri nasıl vurmalı yüreğimize Daha değmeden ellerimiz Bir tenin kadife güzelliğine Acılar kuşatmış kapılarımızı Yaşamanın korkusu düşmüş içimize. Tut ki adını koyamadık o günün Zaferini kutlayamadık daha Çiçekler allanırken olsun Meyveler ballanırken Allar beyaza Beyazlar ışığa kavuşurken olsun Çılgın sulara vurulsun başımız Yeter ki güller açılır olsun Morlar siyahlardan Allar morlardan kurtulur olsun. Toprağın nabzına ver kulağını Yağmurun yağışını dinle Türküler söylenir doğa diliyle Yepyeni bir aşk Yepyeni bir dünya üstüne Birden büyür gövden Büyür de sığmaz olursun evrene Ağaçlar dala dallar yaprağa Arılar bala duranda Susar bütün akşamlar Şafaklar ayaklanır bağrımızda Değil mi ki gündüzler bizden Biz gecelerden doğarız Gözlerimizde tutuşan her yangında Geceler utanç duyar Sabahlar bağdaş kurar soframızda.