
Bu sene koronavirüs bahanesiyle, bütün dünyada sokaklar ve meydanlar işçi ve emekçilerin coşkulu sloganlarla taleplerini haykırmasına kapatıldı. Genç kızlar, kadınlar, çocuklar, kelebekler, kuşlar ilk kez güneşli bir 1 Mayıs gününde umut dolu bir geleceğin şarkılarını hep birlikte söyleyip halaya duramadılar. Genç erkekler her 1 Mayıs’ta gururla taşıdıkları devasa pankartımızı bu 1 Mayıs’ta taşıyamadılar. Kortejimizin yanından geçen diğer işçi kortejlerini selamlayan, onlara gurur ve umut aşılayan konuşmalar yapan, sloganlar atan, 1 Mayıs’a katılan birçok işçinin, gencin, kadının selamlayarak yanından geçtiği ses aracımız en çok akıllarda kalandı.
Egemenler sanıyorlar ki baskıyla zulümle, yasaklarla ilânihaye var olmaya devam edecekler. Edemezler! Sanıyorlar ki kapattıkları yolların, yasakladıkları meydanların mühürleri kırılamaz. Kırılır, kıracağız! Sanıyorlar ki sokaklar, caddeler, alanlar duyduklarını, gördüklerini unuturlar. Unutmazlar, unutturmayacağız! Sanıyorlar ki engel tanır nehirler. Varılmak isteniyorsa varılır, varılacak. Belki kol kanat kırılacak ama denize de, okyanusa da varılacak! Defterlerden, kitaplardan, duvarlardan silinebilir haykırışlarımız. Yüreklerimizden silinemez! Sildirmeyiz! Yürekler, öyle bir coşkuyla atar, öyle bir ateşle alevlenir ki her defasında yeniden yeniden tutuşturur kavganın alevlerini.
Yasaklar sökmez bize. Bir yol buluruz ya da bir yol yaparız mutlaka. Söz söylenecekse söyler, yumruk sıkılacaksa sıkarız… Öyle ya da böyle yüz binleri peşimize takarız. Bu 1 Mayıs’ta meydanlara çıkamadık ama, memleketin dört bir yanından sitemize gelen mücadele mesajlarıyla, değil bir saat, iki saat, üç saat, iki gün boyunca el ele, yürek yüreğe yürüdük. Adana’dan İstanbul’a, Gebze’den Mersin’e, Ankara’dan Muğla’ya, Antakya’dan Balıkesir’e, Viyana’ya, İzmir’e uzanan öyle bir halayın etrafında buluştuk ki bütün dostlarımızla… Sarılıp birleştirdik coşkuyla atan yüreklerimizi. Kol kola halaya durduk. Şiirlerimizi okuduk, şarkılarımızı söyledik, sloganlarımızı haykırdık. O muhteşem pankartımızı taşıdı en önde gençler iki gün boyunca yine gururla. Ses aracımız gene, yanımızdan gelip geçen işçi kortejlerini “hoş geldiniz” diye selamlayarak sloganlarını haykırdı, hep birlikte haykırdık. Dönüş yolunda sokakları hep birlikte çınlattık sloganlarımız ve marşlarımızla. İşçi sınıfımızın büyük ozanı Hasan Hüseyin sanki bu günleri görür gibi şöyle demişti;
Derim ki sana:
Denize varmaktır amacı nehrin, denize varmak, ey yolcu!
Büyükse dağ, aşamıyorsa üstünden nehir, dolanır çevresini dağın.
Büyükse kaya, söküp atamıyorsa nehir, birikip birikip taşar,
Üstünden, dolanır yanını yöresini.
Yokuşsa yolu, koşamıyorsa menderesler çizer nehir.
Uçurum çıkarsa önüne, kapıp bırakır kendini nehir, açar kanatlarını;
Varır varacağı yere, oraya, denize…
Ne mutlu ki bizlere, çaresizlik nedir bilmeyenlerin arkadaşları, dostları ve evlatlarıyız. Ne mutlu ki bize gittikçe büyüyen, yürekten yüreğe akan bir mücadele örgütünün; UİD-DER’in mücadeleci işçi, emekçi, kadın ve erkekleriyiz!
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!
UİD-DER Yürüyor Mücadele Büyüyor!