
Covid-19 virüsü ilk çıktığından beri medya eliyle sürekli olarak insanlar korkuya itildi. Bu korkuyu ben de fabrikamızda çalışan işçi arkadaşlarımda gördüm. Bu virüs ile ilgili birçok sohbet döndü aramızda arkadaşlarımla. Ben de neler olabileceğini, neleri yaşayabileceğimizi anlattım dilim döndüğünce. Kimisi hak verir gibi yaptı, kimisi dinledi ama “yok canım sen de çok abartıyorsun” dedi, kimisi de güvendiğinden, tanıdığından söylediklerimizi düşünmeye, anlamaya çalıştı.
Çalıştığım fabrika sendikalı bir işyeri. 1 Mayıs günü işyeri temsilcimiz bizlere bir sesli mesaj yolladı. Şimdi hayal ediyorum. Hepiniz 1 Mayıs kutlama mesajı geldiğini düşündünüz, öyle değil mi? Durun durun! İlk başta ben de öyle düşünmüştüm. Ama durum öyle değildi. Kısaca anlatayım, mesaj şöyleydi: “Arkadaşlar biliyorsunuz malum durumdan dolayı işlerimiz iyi değil o yüzden sendikamızla da görüşerek 92 arkadaşımızı ücretsiz izine gönderiyoruz.” Mesajdan sonra telefonum çalmaya başladı. İşyerinden sürekli molalarda sohbet ettiğim bir arkadaşımdı arayan. Bu arkadaşımla ben hariç abisi de sık sık virüs bahanesiyle patronların ne gibi saldırıları hayata geçireceğini konuşuyormuş. O da benim anlattıklarımı söylüyormuş. Çünkü o da UİD-DER’li bir işçi. Telefonun ucundaki arkadaşım “ya siz haklı çıktınız, dediğiniz çıktı. O zamanlar pek umursamıyordum ama dedikleriniz başımıza geldi” dedi. Başka bir arkadaşım “ben beklerdim ki sendika temsilcimiz 1 Mayıs’ımızı kutlasın. Bu haber bir gün daha bekleyemiyor muydu? Temsilcinin bu haberi böyle bir günde yani 1 Mayıs’ta açıklaması hiç de doğru değil” diyerek tepkisini dile getirdi. Maalesef ki patronlar sınıfı, krizin faturasını işçilerin çıkarlarını savunmaktan uzak sendikacıları da yanına alarak, biz işçilere kesti ve bunu yaparken tepki çekmemek için Covid-19 virüsünü bizlere karşı kullanıyorlar. Biz işçilere reva görülen aylık 1177 liradır. Üstelik bunu da işsizlik fonundan, yani kendi fonumuzdan alacağız.
Evet, arkadaşımın da dediği gibi biz haklıydık. Bizler sermaye medyasının yalanlarına karşı gerçekleri UİD-DER’den ve İşçi Dayanışması bülteninden öğreniyoruz. Bu nedenle 1 Mayıs geleneğine sahip çıkarak geçmiş işçi kuşaklarının bize bıraktıkları mücadele bayrağını yükseltmenin patronlar sınıfının oyunlarını bozacağını çok iyi biliyoruz. Onlar nasıl sekiz saatlik işgününü patronlara kabul ettirdilerse bizler de birlik olup bugünkü saldırıları geri püskürtebiliriz.
Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz!