
Koronavirüs bahanesiyle hız kazanan hak gaspları ve saldırılar tüm dünyada işçilerin hayatını derinden etkilemeye devam ediyor. Daha şimdiden milyonlarca işçi koronavirüs bahanesiyle ücretsiz izne çıkarıldı, işten atıldı. Sözde koronavirüse karşı korunan işçiler açlığın, sefaletin içine itildi. Göçmen işçiler ise bu saldırılardan en çok etkilenenler oldu. Çalışmak, geçimini sağlamak için farklı ülkelere, şehirlere göç eden işçiler bu süreçte hem işsiz kaldılar hem de ülkelerine, memleketlerine dönemediler. Adeta açlıkla karşı karşıya bırakıldılar.
Bu durumun en vahim tablolarından biri Hindistan’ın Gaziabad şehrinde yaşanıyor. Kırsal bölgelerden şehre çalışmak için gelen genç, yaşlı on binlerce işçi koronavirüs bahanesiyle işlerinden edildi. İşverenler işçilerin ücretlerini ödemeden ortadan kayboldu. 25 Martta ilan edilen sokağa çıkma yasağıyla birlikte evlerine dönme imkânları da ellerinden alınan işçiler ve aileleri yollara döküldüler. Köylerine ulaşmak isteyen işçiler günlerce aç susuz yürüdüler. Yolda hayatını kaybeden işçiler oldu. Çeşitli protesto gösterileri yapan göçmen işçiler, hükümetten memleketlerine ulaşabilmek için destek talep ettiler. Ancak işçilerin talebine polis copuyla, biber gazıyla karşılık verildi. Nihayetinde hükümet trenlerle tahliye işlemi gerçekleştireceğini duyurdu. Fakat trenler yetersiz kaldı ve yolculuk için kayıt olmak isteyen işçiler günlerce sırada beklediler. Hükümet on binlerce işçinin bir arada bulunmasının tehlikeli olduğunu açıklayarak bir müdahalede daha bulundu. Evsiz, işsiz, aç kalan, çocuklarıyla hayata tutunmak için direnen ailelerin üzerine sokak ortasında hortumlarla tazyikli su sıkıldı. Böylece işçileri dezenfekte etmiş oldular! Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi yine göçmen işçilere insanlık dışı muameleler uygulandı, uygulanıyor. İşçiler koronavirüsten değil yollarda açlıktan öleceklerini söylüyorlar. Hindistanlı göçmen işçilerin eve dönme mücadelesi bu şartlar altında devam ediyor.