
Dört günlük sokağa çıkma yasağı sırasında UİD-DER sitesinde fotoğraf, film ve şarkılarla emek, tarih ve yaşama dair yoğun paylaşımlarda bulunulması bizleri çok mutlu etti. Öncelikle herkesin emeğine sağlık, bizim için çok güzel oldu. Bilmediğimiz birçok şeyi öğrenmiş olduk. Sınıfımızın tarihinde gezindik, bir kez daha burjuvaziyi tanımış olduk ve işçi sınıfının örgütlü olduğu zaman neleri başardığını gördük. Her resmin bir hikâyesi, her videonun bir yaşanmışlığı var.
Öncelikle beni en çok etkileyen birkaç yazıdan ve videodan bahsedeceğim. Yıl 1888, Londra Brant and May adlı kibrit fabrikasında kadın işçiler ağır koşullarda ve çok düşük ücretlere çalışıyordu. O dönem sadece erkeklerin sendikalı olduğu yıllardı henüz. Kadın işçiler çalışma koşullarını iyileştirmek ve para cezası uygulamasını kaldırmak için 3 hafta greve çıkıyorlar. Bu mücadelenin sonucunda kurdukları kibritçi kızlar sendikasını da kabul ettiriyorlar. Atılan arkadaşlarının işe geri alınmasını da başarıyorlar.
Bizim toprakları anlatan “Mükellef İlan Oldu” ağıdını dinliyorduk ama hikâyesini bilmiyorduk, öğrenmiş olduk. Maden işçisinin eşine yazdığı Yine aynı şekilde Santa Barbara Bendita’nın hikâyesini de bilmiyordum. Yine 1915’te I. Dünya Savaşı sürerken İskoçya’nın Glasgow kentinde kadınlar kira grevi eylemleri düzenliyorlar. Kadınların kundaktaki çocuklarıyla en önde gururla yürümeleri beni çok etkiledi. Türkiye’de de Osmanlı döneminde, İzmir’de halı dokuma atölyesinde çalışan kız çocuklarını unutamıyorum. Tütüne emek veren kadınların hikâyesi de bir başka güzeldi. 1950’de Cibali tütün işçilerinin çoğu çocuk yaştaymış. Daha bahsedecek çok yazı var ama ben birkaçını sizlerle paylaşmak istedim. Boşuna dememiş işçi önderleri “geçmişini bilmeyen geleceğini kuramaz” diye. Bu anlamda UİD-DER biz işçilere çok şey öğretiyor, işçi sınıfımızın tarihini hatırlatıyor. Herkesin emeğine sağlık!
Her şeyi öğren, hiçbir şeyi unutma!