
25 Mayısta ABD’de George Floyd adlı bir siyahî daha ırkçı nefretin ve polis şiddetinin kurbanı oldu. Minnesota/Minneapolis’te yere yatırılarak boğazına basılan Floyd’un son sözleri “nefes alamıyorum” olmuştu. Bu cümle bugün ABD’de bir çığlığa dönüştü ve onlarca şehirde, on binlerin ağzından yükseliyor. Kin ve nefreti körükleyen, korku salarak akıl ve vicdanı susturmak isteyen egemenlere karşı “boyun eğmeyi reddediyoruz” diyor emekçiler. “Korkuya teslim olmuyoruz, adalet istiyoruz” diyerek haykırıyorlar. Minnesota eyaletinde başlayan protestolar kısa sürede onlarca eyalet ve şehre yayıldı; Colorado, Washington, D.C., Arizona, California, New York, Atlanta, Texas, Detroit, Chicago, Louisville ve daha onlarcası… Eylemlerin giderek büyümesi üzerine Trump yönetimi tehditler yağdırmaya başladı. ABD’li egemenler, işçi hareketinin önünü kesmek için tarihte defalarca kullandıkları Ulusal Muhafızları yine harekete geçirdi. ABD Silahlı Kuvvetlerinin rezerv gücü olan ve ülke içinde sözde “iç huzuru” sağlamakla görevli olan bu askeri güç, sömürü sistemine yönelik tehditlerde devreye sokuluyor. Yani işçi ve emekçilerin haklı taleplerini susturmak, mücadelelerinin önünü kesmek için!
Baskı ve tehditleri arttırmalarına rağmen emekçileri yıldıramayan egemenler, eylemlerin dördüncü gününde Minnesota/Minneapolis dâhil 25 kentte sokağa çıkma yasağı ilan etti. Ancak yasaklar öfkesi taşan emekçileri durdurmaya yetmiyor. Eylemler yaygınlaşarak devam ediyor.
ABD emekçilerin öfkeli isyanıyla sarsılırken, 27 Mayısta, Kanada’da bir başka olay daha yaşandı. 29 yaşında Regis Korchinski-Paquet adlı siyahî bir kadının evine polis geldi ve Regis’in dakikalar sonra balkondan düşerek can verdiği basına yansıdı. Regis’in annesi kızının “anne yardım et” çığlığına yetişemediğini söylüyor. Ailenin polise açtığı dava ve olayın duyulması Toronto’da emekçileri sokaklara döktü. “Cevap istiyoruz” diyerek sokakları dolduran Kanadalı emekçiler, polis şiddetine, ırkçı nefrete ve adaletsizliğe karşı yan yana gelerek yürüdüler. “Regis için adalet”, “Polis lağvedilsin! “Adalet yoksa barış da yok” sloganlarının yükseldiği sokaklarda, ne koronavirüs korkutmacası ne de polis emekçileri durdurabildi. “Regis İçin Adalet” talebiyle düzenlenen yürüyüşe gençler büyük destek verdi. Eylemde George Floyd için de adalet talep edildi.
Almanya’da ise “Susmak seni suç ortağı yapar” diyen emekçiler dayanışma eylemi gerçekleştirdiler. ABD’nin Berlin Büyükelçiliği önünde toplanan emekçiler, “Beyazların susması şiddettir”, “George Floyd için adalet”, “Adalet olmadan barış olmaz”, “Siyahîlerin hayatı önemlidir” diyerek bu kin ve nefrete karşı sessiz kalmadılar. Öte yandan Fransa’da kendilerine “Siyah Yelekliler” diyen siyahî mülteciler yasal haklarının tanınması talebiyle kitlesel bir yürüyüş düzenlediler. Keza İngiltere’de Trafalgar Meydanında bir araya gelen binlerce kişi, “Nefes alamıyorum,” Adalet yoksa barış da yok” diye haykırdı.
Yaratılan korona paniğine rağmen ABD’de, Kanada’da, Almanya’da, Fransa’da, İngiltere’de siyah-beyaz kol kola, omuz omuza veren genç, yaşlı, kadın, erkek on binlerce emekçi, kapitalist sistemin adaletsizliğine, zorbalığına karşı yürüyor. İşsizliğe, açlığa, sefalete mahkûm edilmeye karşı yürüyorlar. Çürümüş sömürü düzeninin yaşattığı acılara karşı yürüyorlar. Bu düzene ve onun egemenlerine karşı mücadele ediyorlar. Baskı ve zulme sessiz kalmayan, isyan bayrağını çeken sınıf kardeşlerimize selam olsun!