
Yazarı Vasıf Öngören olan Zengin Mutfağı, adı üstünde, zengin bir patronun mutfağında geçen bir tiyatro oyunu… Zenginlerin mutfağında geçse de mutfakları yoksul olan işçileri, o işçilerin ayağa kalkmasıyla 1970 Haziranında İstanbul’da yaşananları capcanlı anlatıyor. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin büyüklüğüne, patronları ne kadar korkuttuğuna şahit oluyoruz o mutfakta. Bakmayın aradan 50 sene geçtiğine, o günlerden çıkarılacak çok ders var. Ama biz o mutfağa sıkışıp kalmayı reddeden, değişip dönüşen bir işçi kızın hikâyesini anlatmakla yetineceğiz bu sayfada.
Daha sonra filmi yapılan Zengin Mutfağı’nın aşçısı, Şener Şen’in canlandırdığı Lütfü Usta’dır. Elleri hünerli, yemekleri lezzetli, yüreği temiz bir insandır Lütfü Usta. Yıllar önce iş kazası geçirip ölen arkadaşının kızını yanına aldırmıştır. O kızcağız babasının ölümünün ardından yine çocuk yaştaki abisiyle birlikte küçük yaşta fabrikada çalışmak zorunda kalmıştır. Ama fabrika işi çok ağırdır ve kız zayıf düşüp hastalanır. Lütfü Usta onu yanına aldığında zengin evinde hizmetçilik fabrika işinden daha kolay gelir. Kız iyileşir, büyüyüp genç kız olur. Üstelik canından çok sevdiği abisinin ve büyük bağlılık duyduğu Lütfü Ustasının dışında bir de nişanlısı Selim vardır artık.
Selim, Anadolu’dan üniversite okumaya gelmiş, hakkını aramaktan korkan, pısırık, hırslı biridir. Kendi nişanlısının, evin küçük beyinin yatağına kadar süt götürmesi, onu çok sinirlendirir. Yoksul olmasının elini kolunu bağladığını düşünür. Tek derdi evlenip sevdiği kızı zengin mutfağından “kurtarmaktır.” Bir gün darbecilerin gazetelere verdiği ilanlardan birinde “arananlar listesi”ni görür. Öncü işçilerin listesidir bu. Listede çok iyi tanıdığı bir hemşerisi de vardır. Arananları ihbar edenlere ödül verileceği de yazılıdır. Selim ödülü almak için tanıdığı insanı ispiyonlamaktan çekinmez. Kızın patronu, Selim’in yaptıklarını öğrenir ve onu “kahraman” ilan eder. Onu kamplarda eğitime gönderir, sendika faaliyeti yürüten işçileri ve mücadeleci sendikacıları öldüren bir çete mensubu haline getirir. Selim çok para kazanmaya başlar ve patrona daha çok yalakalık yapar. O tüm bunları, sözde “nişanlısının kendi mutfağının hanımı olmasını ve yalnızca kendisine hizmet etmesini istediği için” yapmaktadır. Genç kız, Selim’in gerçek yüzünü görmeye başlar ama hayallerinden vazgeçmesi hiç de kolay değildir. Sabırsızlıkla Selim’le evlenmeyi beklemektedir. Ama Selim’in ve çetesinin suçları artarak devam eder ve iş gelir kızın abisine kadar uzanır. Selim’e verilen görev işçilerin toplantısını basmak, kızın abisini öldürmek ve fabrikadaki işçi mücadelesini baltalamaktır. Selim artık nişanlısını da “suçlu” görmekte ve abisini koruduğunu düşünerek ona kin beslemektedir. Bu durum kızın gözünün artık iyice açılmasını sağlar.
Oyunda ismi bile anılmayan “hizmetçi kız”, aslında diğer “isimsiz” işçi kadınlar gibi değişip dönüşmeye başlar. Evlenip bu çileli hayattan kurtulmayı düşünen, etrafında ne olup bittiğiyle ilgilenmeyen bu genç kız, artık işçi olduğunun farkındadır, işçilerin yanındadır. “Kurtuluş”un Selim’de olmadığını, evlenmenin tek başına mutlu olmaya yetmediğini, bu dünyada zulme karşı durmanın çok önemli olduğunu anlar. Kız yüzüğü fırlatıp atar, zengin mutfağından ayrılarak bir fabrikada iş bulur ve sömürüye karşı mücadelenin en ön saflarında yerini alır. Bir işçi yürüyüşünde Selim’le ve çetesiyle karşı karşıya gelir. İşçilerle el ele verip ezer geçerler patronların eli kanlı itlerini.
Elbette biz bunları Lütfü Usta’dan öğreniriz. Lütfü Usta hâlâ zengin mutfağındadır. Artık o da gerçekleri görmekte, patronunun gözünde bir it kadar kıymeti olmadığını bilmektedir. Patronunun da Selim’in de ne yapmaya çalıştığını iyi bilmekte ve işçi kardeşlerine yardım etmektedir. Elinde büyüyen kızının değişimi onu çok duygulandırmaktadır. İçten içe ona özenmektedir Lütfü Usta. Eylemlerde başı dik yürüyen, fabrika işçisi olarak hakkını sonuna kadar savunan o kıza gıpta etmektedir, doğru yolu bulduğu için.
Oyunda isimsiz olan o genç kız gibi işçi kızlar, bilinçlendikçe, değiştikçe Selimlerin, patronların karşısına dikildiler. Lütfü Ustalara güç ve umut verdiler. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi emekçi kadınların bilinçlendiği, haksızlıklara karşı başını dik tuttuğu, erkek işçilerle omuz omuza mücadele ettiği dönemlerin bir ürünü ve sembolü oldu. Zengin mutfağından, fabrikalardan sınıf mücadelesine katılan emekçi kadınlar yarınlara büyük bir miras bıraktı.