
Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihine baktığımızda 15-16 Haziran büyük işçi direnişinin önemi yadsınamaz. Direnişin üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen, bu mücadeleden çıkarılacak çok sayıda ders var. Çıkardığımız bu dersleri işçilere, genç kuşaklara aktarmak büyük önem taşıyor. İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in 14 yıl önce kuruluşunun 15-16 Hazirana denk gelmesi de bu nedenle tesadüf değildir.
Geçmiş deneyimleri ve o günün koşullarını anlamak için o günleri yansıtan kaynaklara bakmak da son derece faydalı oluyor. Derinden Gelen Kökler kitabında Kemal Türkler 14 Haziranda yapılan toplantının dönüş yolunda, yaşadıklarını Mehmet Karaca’ya şöyle anlatıyor: “Ben işçi sınıfına her zaman güvendim, yeter ki ona samimi ol. O senin dürüst olduğuna inansın. Biz DİSK’i onlarla birlikte yarattık. Gelinen nokta artık beraber yarattığımız DİSK’in varlığı yokluğu noktasına gelmişse burada ölüm de göze alınır. Ben DİSK üyelerinin büyük çoğunluğunun böyle düşündüğüne inanıyorum.”
Kemal Türkler’in işçilere olan inancı 15-16 Haziran direnişini zafere taşımış, kazanılan hakları bizlere miras olarak bırakmıştır. İşçiler de Kemal Türkler’e inanmışlardı. Merter toplantısında Türk Demir Döküm’de çalışan Recep Akgül şöyle diyordu: “Biraz evvel bir arkadaşımız bir şey söyledi. ‘Benim 2 yaşında evde bir çocuğum var. Baba akşama eve gelirken bana ne getireceksin’ dediğini anlattı. Onun, ‘oğlum ben akşam eve gelmeyeceğim savaşa gidiyorum’ demesi lazım. Çünkü bu savaş babasının değil, oğlunun gelecekteki savaşıdır. Bugün alacağımız savaşın kararı bizden sonra gelecek işçi sınıfını yaşatmak için yapacağımız bir savaştır.” Bu sözler, geçmiş işçi kuşaklarının verdikleri her mücadelede aslında kendilerinden sonraki kuşağa kazandıkları haklarla nasıl bir miras bıraktıklarının ve meseleye de bu boyutuyla yaklaştıklarının kanıtıdır.
İşçi sınıfına güvenmeyen, hor gören, işçilerin gücünü küçümseyen iktidarlar, partiler, sendikalar, yapılar vs. tarihe kara bir leke olarak yazılacaklar. Zor dönemlerden geçiyoruz. İşçi sınıfına dünya ölçeğinde yapılan saldırılar hız kesmeden devam ediyor. Kazanılmış haklarımız ellerimizden alınıyor. Faşizan ve baskıcı yasalar bir bir çıkarılıyor. İşsizlik, yoksulluk almış başını gidiyor. İktidarların kendilerine muhalif olanları sindirmek için çevirmediği dolaplar kalmadı, sendikacıların durumu ise içler acısı.
Bizler UİD-DER’li işçiler olarak, tarihten aldığımız inancı ve kararlılığı hiç unutmadık. İşçi sınıfına olan güvenimiz asla sarsılmadı. Tarihsel iyimserliğimizi daima canlı tuttuk, neden? Çünkü köklerimiz çınar ağacının kökleri gibi sağlam temellerde, doğru önderliklere bağlı.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
Kurtuluş İşçi Sınıfının İktidarında!