
Merhaba arkadaşlar. İşçi ve emekçiler olarak bizler muhtemelen kuşaklar boyunca sermaye sınıfının çeşitli garipliklerine denk gelmişizdir. Bundan dolayı her işçi kuşağı bazen maruz kaldıkları uygulamalar karşısında “ya arkadaş ne garip zamanlardan geçiyoruz” demiştir. Şahsen son zamanlarda yaşadıklarımız da sürekli bende bu duyguyu oluşturuyor. Hakikaten ne garip zamanlardan geçiyoruz.
Örgütlü işçiler için her yanı zaten saçma ve ahlaksızca olan kapitalist sömürü düzen, krizlerinin yoğunlaştığı zamanlarda hepten çirkefleşiyor. Patronlar daha açık yöntemlerle hak gaspına girişiyorlar. Kısa çalışma ödeneği hakkında öğrendiğim konu da bu açık hak gasplarından biri. Hepimizin bildiği gibi son günlerde patronlar kendi işletmeleri adına kısa çalışma ödeneğine başvuruyorlar. Yani devlete diyorlar ki “ben bu salgın mevzusu yüzünden işletmemin faaliyetlerini durdurdum ya da daralttım. Bu nedenle bana bu süreç geçene kadar para ver”. Devlet de hemen patronların bu isteğini kabul ediyor. Kısa çalışma ödeneği denilen uygulamayı devreye sokuyor. Bu vesileyle işçilerin hesabına para yatırılıyor. Ama bu yardım işçinin işsizlik ödeneğinden mahsup ediliyor. Evet, yanlış duymadınız. Adamlar bizim paramızla patronlara kıyak geçiyorlar. Kanuna göre çalışanlara kısa çalışma ödeneği olarak yapılan ödemeler işsizlik ödeneği süresinden düşülecek. Bu da şu anlama geliyor. Patronun tek taraflı kararı ile kısa çalışma kapsamına alınan işçi, sonradan iş akdinin işsizlik ödeneğine hak kazanacak şekilde sona ermesi halinde, ödenecek işsizlik maaşı süresinden kısa çalışma süresi mahsup edilecek. Şahsen ben kendim işsiz kaldığım zamanlarda az ya da çok kullanabileceğim işsizlik ödeneği alacağımın bu şekilde kullanılmasına razı değilim. Patronun bizi hem çalıştırdığı hem de yarım maaş verdiği bir süreçte biz işçilerin hakkı neden patronların imdadına yetişsin ki? Patronlar tarafından zaten yeterince sömürülen bizler buna izin vermemeliyiz.