
UİD-DER’in 15-16 Haziran büyük işçi direnişinin 50. yılında hazırladığı “Aylardan Hazirandı İşçiler Tarih Yazdı” başlıklı yayın akışı bizi hem umutlandırdı hem de aktarılan bazı anekdotlarla duygulandırdı.
Hemen her işçi mücadelesinde en önde, en direngen olanlar emekçi kadınlar olmuştur. 15-16 Haziranda da kadın işçiler cesaretleriyle yine direniş alanlarında yerlerini almışlar. Kadın işçiler böylece patronların yüreğine daha da fazla korku salmış ve “buradayız” demişler.
Bundan 50 yıl önce 15 ve 16 Haziran’da 150 bin işçi DİSK’e sahip çıkmak için yürüyüşe geçtiğinde askerler tanklarla önlerini kesmişler. Bu sırada bir kadın işçi tankın önüne çıkıp “çiğne beni çiğne” diye haykırarak kitlenin önünü açmak istemiş. O kadın işçinin verdiği cesaretle binlerce işçi bir bütün olarak hareket etmiş ve bu güç tankları durdurmuş.
Bu anekdotu okuduğumda işçi sınıfının kocaman bir aile olduğunu derinden hissettim. İşçi sınıfı bir ailedir ama patronların dediği gibi bir aile değil, gerçek bir aile ve bu ailenin ortak evi vardır. O da UİD-DER ve mücadeleci sendikalardır.
Mücadeleci sendikalara kavuşmak da UİD-DER sayesinde olur. UİD-DER haksızlığa karşı çıkan ve patronlara hakkını kaptırmak istemeyen öncü işçilere mücadele etme yollarını öğretiyor. Bu sayede sendikalarımıza çöreklenmiş sendika ağalarını def edebiliriz. Bizden çaldıklarını, patronlar sınıfından söke söke alabiliriz. Yeter ki birliğimizden aldığımız güçle UİD-DER’den öğrenerek mücadele edelim.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!