
Ekonomik kriz koşullarında koronavirüs bahanesiyle patronlar sınıfı ve hükümet işçilerin haklarına saldırıyor, krizin faturasını biz işçilere kesiyor. Yıllardır kıdem tazminatına gözünü dikmiş olan hükümet tam da kitleleri koronavirüsle sindirdiği bir zamanda kıdem tazminatını tekrar gündemine aldı.
Biz UİD-DER’li iş güvenliği uzmanı işçiler olarak biliyoruz ki giderek yaygınlaşmakta olan esnek ve güvencesiz çalışma şekilleri, kıdem tazminatının gaspıyla daha da yaygınlaşacaktır. Gerçek işsizliğin 13 milyona ulaştığı bugünlerde, işçiler işten atılma korkusu yaşamaktadır. Kıdem tazminatının olmadığı bir durumda ise patronlar “nasıl olsa bir yükümlülüğüm yok” diyerek işçileri istediği gibi işten atacak, istediği kadar çalıştırabilecektir. İşçiler daha da sağlıksız ortamlarda, uzun saatler boyu çalışmak zorunda kalacaktır. Uzun saatler çalışmak, yeterince dinlenemeden tekrar işe gitmek, yoğun baskı altında çalışmak iş kazalarının artması anlamına geliyor. Yani bugün iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçi sayısı Türkiye’de günde en az 5 ise kıdem tazminatının elimizden alınmasıyla birlikte yarın bu sayı katlanarak artacaktır. İş kazalarını önleme niyetinde olduklarını iddia edenler öncelikle, bir iş güvencesi olan kıdem tazminatını ısrarla gasp etmeye çalışmaktan vazgeçmelidirler.
İş kazalarına ve işçi ölümlerine sessiz kalabilir miyiz? Hayır. Bizler tehlikenin farkında olmalı ve iş güvencemiz olan kıdem tazminatımıza sahip çıkmalıyız. Daha güvenli ve daha sağlıklı çalışma koşulları için mücadele etmeli, sendikalarımızda, derneklerimizde, mücadele örgütlerimizde örgütlenmeli, bir araya gelmeliyiz. Ancak bir arada olursak patronlar sınıfının saldırılarına karşı koyabiliriz.