
Dünyadaki tüm emekçiler gibi ülkemizdeki emekçiler de hayatlarını sermayenin korona günlerinde artan saldırıları altında sürdürüyor. Artan enflasyon, işsizlik, ücretsiz izinler emekçilerin zaten zor olan hayatlarını daha da zorlu hale getiriyor. Hükümet tarafından emekçilere verilen sosyal destekler ise komik kalıyor, işçi ve emekçilerin derdine derman olmuyor! İşçiler günlük 39 liraya mahkûm edilirken devlet kaynakları her krizde olduğu gibi yine sermaye sınıfına akıtılıyor. Dağıtılan maddi yardımlar ise emekçi kardeşlerimizin kredi ve kart borcuna yatırılarak tekrar sermayeye geri dönüyor.
Siyasi iktidar, işçi sınıfının örgütsüz ve dağınık olduğu, koronavirüsün krizin örtüsü haline getirildiği bugünlerde kısmi iş güvencemiz olan kıdem tazminatını gasp etmek için yeniden hücuma geçiyor. Yaşam koşulları, korona bahanesiyle hayata geçirilen saldırılar ve kışkırtılan yapay ayrımlarla iyice zorlaştırılan işçiler, başlarına neyin geleceğini kestiremiyorlar. Kıdem fonu saldırısının büyüklüğünü görmekte zorlanıyorlar.
Oysa geçmiş dönemlerde “müjde” başlıklarıyla gündeme getirilen saldırıların, yasal düzenlemelerin, fonların nasıl sonuçlandığını biz örgütlü işçiler çok iyi bilmekteyiz! Tasarruf teşvik fonu, konut edindirme fonu gibi işçilerden kesilen paralarla oluşturulan fonların başına gelenlerden de biliyoruz ki yeni bir fon işçilerin cebini değil patronların kasasını doldurulacaktır.
Her insan tehlike durumunda kendini, sevdiklerini ve elindekileri koruma refleksi gösterir. Yeter ki tehlikenin farkında olsun. Mesela geçenlerde meteoroloji şiddetli dolu yağışı bekledikleri uyarılarında bulununca sokağımda oturan her araç sahibi araçlarını korumak için seferber oldu. Battaniye, yorgan, yatak, ne bulurlarsa araçlarının üzerini örttüler. Nasıl tedbir almasınlar? Emekçiler için ev, araba almak demek yıllarca ter dökmek, her şeyden kısarak yaşamak, borca batmak demek. Tabi ki tehlike anında koruyacaklar yılların birikimini! Ben de UİD-DER’li işsiz bir emekçi olarak sesleniyorum;
İş güvencemiz, yıllar boyu harcadığımız emeğin yasal karşılığı ve geçmiş işçi kuşaklarının mücadelesi ile kazanılan kıdem tazminatı hakkımıza el konulmak istenmektedir. Sessiz kalmayalım! Şaşaalı reklamlarla, sermaye medyasının duyurduğu müjde haberlerine kanmayalım. Kıdem tazminatının iç edilmesine izin vermeyelim!
Bu saldırıya karşı durmazsak kaybedeceğiz. Sadece biz değil üstelik gelecek kuşaklarımız da iş güvencesinden yoksun, esnek ve güvensiz çalışma koşullarına maruz kalacaklar. Bunu engellemenin tek yolu tüm baskılara ve ayrıştırmalara rağmen birlikte, sınıfça mücadele vermektir.