
Merhaba arkadaşlar. 22 Temmuz günü mücadeleci sınıf sendikacılığının sembol ismi Kemal Türkler’i anmak için UİD-DER’li işçi kardeşlerimle birlikte anmaya katıldım. Mezarlığa gittiğimizde arkadaşlarımın her birinin yüzünde işçi sınıfının mücadelesinin yükseldiği dönemlerin verdiği umudu ve heyecanı gördüm. Sınıf mücadelesinin her alanda geriletilmeye çalışıldığı böylesi dönemlerde geçmişimizden güç almak ve işçi önderi Kemal Türkler’i anmak biz genç işçiler için çok daha anlamlı.
Kortejimizle ve sloganlarımızla mezarlığın giriş kapısından Kemal Türkler’in yanına kadar yürüdük. Yol boyunca 15-16 Haziran direniş günleri gözümde canlandı. Türkler, yaşamını işçi sınıfının mücadelesine adamış bir işçi önderiydi. Türkiye’de sınıf mücadelesinin doruk noktası olan 15-16 Haziran’da onun ve mücadele arkadaşlarının emeği vardı. 1977 1 Mayıs’ında kürsüden “işçi kardeşlerim” diye yükselen ses onun sesiydi. “DGM’yi ezdik” diye haykıran işçilerin arasında yine Kemal Türkler vardı. Kavel’de polis atlarının yularını sıkan, MESS’e karşı direnen, işçi sınıfının mücadelesinde çocuklarının gözü önünde vurulan bir işçi önderiydi o. Ve ben Kemal Türkler’i UİD-DER’de tanıdım.
Anmadan sonra UİD-DER’li arkadaşlarla Kemal Türkler, yaşadığı dönem ve sınıf mücadelesi üzerine sohbet ettik. Yaşı benden biraz daha büyük olan bir abimiz kendisinin de bir işçi çocuğu olduğundan bahsetti. Babasının Kemal Türkler’i tanıdığını ve evde onun adı her geçtiğinde babasının gözlerinin dolduğunu anlattı. Ardından sözü alan başka bir abimiz 1960’lı-70’li yıllarda işçilerdeki ruh hali ile günümüzdeki işçilerin ruh halini, dünya görüşlerini karşılaştırdı. Bir kadın arkadaşımız ise; “Kemal Türkler bedenen aramızda olmayabilir ama biz UİD-DER’li işçilerde onun, onun yaşadığı dönemde sınıf mücadelesini omuzlayıp yükseltenlerin azmi var” dedi. Sohbetimizin ardından ayrılma vakti geldiğinde benim de arkadaşlarımın da heybesinde inanç ve direnç çiçekleri vardı.
Yaşasın içi sınıfının onurlu mücadelesi! Yaşasın 15-16 Haziran’ı yaratan işçi sınıfımız!