
2008 krizini takip eden aylarda toplu işten çıkarmaların yaşandığı pek çok şirkette işçilerin işten çıkarılmayı kabul etmeyerek direnişe geçtikleri elbette unutulmadı. Bugün yaşanmakta olan ağır ekonomik kriz döneminde, milyonlarca işçinin toplu işten çıkarmalarla işsiz bırakılmasının ortaya çıkaracağı ağır politik sonuçlardan çekinen egemenler, pandemi ilanının hemen ardından işten çıkarma yasağını ve kısa çalışma ödeneğini devreye soktular.
Dünya ekonomisinde patlayan kriz ve Avrupa ekonomisinin durması, kaçınılmaz olarak Türkiye ekonomisini de vurdu. Teşvikler ve krediler eşliğinde ekonomiyi canlandırmaya çalışıyorlar ama nafile… Türkiye kapitalizmi ağır bir kriz içerisindedir ve bu krizin faturası işçilere çıkartılmaktadır.
Çıkartılan bir yasa paketiyle birlikte, işten çıkarma yasağının sektörler bazında 3’er aylık sürelerle uzatılacağı açıklandı. Ancak aynı pakette patronlara işçiyi ücretsiz izne çıkarma hakkı da verildi. Bu arada iktidar, kıdem tazminatını kaldırmayı bir kez daha gündeme soktu ama gelen tepkiler üzerine şimdilik geri adım attı.
Son günlerde işçi çıkartmak isteyen şirketler işten çıkarma yasağını aşmanın en kolay ve düşük maliyetli yolunu buldular. İşçilerin kendi istekleriyle işten ayrılmalarını sağlamak…
Sözde işten çıkarma yasağı devam ederken hem işçilerin haklarını gasp etmeyi hem de işçi çıkarmayı sağlayan düzeneğin işleyişi dikkat çekicidir. Bir yandan iktidar marifetiyle işçiler kıdem tazminatlarını kaybetmekle tehdit ediliyorlar. Öte yandan patronlara işçiyi ücretsiz izne çıkartma hakkı veriliyor. İşte bu çift taraflı tehdit altında işçi çaresiz hissettiriliyor. Bu şartları fırsat bilen şirketler işçilerin kazanılmış haklarına yönelik saldırıya geçiyorlar. İkramiyeleri kaldırmak, ek primleri kaldırmak, hatta ücretleri düşürmek gibi kararlar alıp işçilere dayatıyorlar. İşçilere yeni koşulları kabul ettiğini belirten kâğıtlar imzalamayı dayatıyorlar. Yeni çalışma koşullarının bahanesi elbette pandemi ve “istihdamı korumak.” “İstihdamı koruma” gerekçesinin aba altından sopa gösterme olduğunu, “ucuza çalışmayı kabul etmezsen ilk fırsatta atılacaksın” tehdidi olduğunu her işçi zaten bilir. Bugün daha da yakıcı bir tehdit kullanılıyor. İşçi ücretsiz izne çıkartılarak gelirsiz bırakılmakla tehdit ediliyor. Böylece işçinin önüne kıdem tazminatını almadan işten ayrılıp gitme seçeneği konmuş oluyor. Kimi büyük işyerlerinde kıdem tazminatının verilmesi de öneriliyor ama bunun için işçinin kendi isteğiyle işten ayrılması ve birçok sosyal kesintiyi kabul etmesi gerekiyor.
İşçi, patronun bu tehditlerinin yanına iktidarın kıdem tazminatını gasp etme tehdidini de ekliyor. Başlangıçta dayatmalara boyun eğmeyip önüne konulan kâğıdı imzalamama cesareti gösteren işçiler bile “ücretsiz izin” tehdidinin basıncı altında “hiç değilse kıdem tazminatımı kurtarayım”, “hiç değilse işsizlik sigortasından faydalanayım” diye düşünmeye zorlanıyorlar. İşçiye, işyeri koşullarında esaslı bir değişiklik olması sebebiyle iş akdini tek taraflı olarak haklı gerekçeyle feshettiğine dair dilekçe yazdırılıyor. Böylelikle işçi kendi isteğiyle işsiz bırakılıyor.
İradesi kırılan işçiye, hemen ertesi gün arabulucu avukatlar eşliğinde sözleşme imzalatılıyor ki işçi sonradan işten ayrılmaya mecbur bırakıldığını ileri süremesin, işe iade davası açamasın… İş akdini feshetmek üzere dilekçe yazdırılıp imzalatılmış işçi, hemen ertesi gün sözleşme imzalamak üzere arabulucu avukatların önüne geldiğinde artık herhangi bir şeyin pazarlığını yapması da mümkün olmuyor.
Patronlar, çarkı bozuk düzenden aldıkları destekle, ekonomik ve sosyal üstünlüklerini de kullanarak işçilerin kendi kendilerini işsiz bırakmasını sağlayabiliyorlar. En vicdansız ücret düşürmelere, hak gasplarına işçileri boyun eğdirebiliyorlar. Üstelik işçi ne kadar boyun eğersen eğsin, iş güvencesi bile elde etmesi mümkün olmuyor.
Örgütsüz işçi çaresizdir, güçsüzdür. İşçiler olarak birleşmek zorundayız. İşimizi, ekmeğimizi, kazanılmış haklarımızı korumak için birliğimizi sabırla örmeliyiz. Birliğimizi sağladığımız gün patronların karşısına örgütlü bir güç olarak dikilecek, bize reva görülen dayatmaları yırtıp atacağız.
İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek!