Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği sitesinde yayınlanmıştır (https://uidder.org)

Anasayfa > İşçinin Kitaplığı > İşçi Sınıfı Edebiyatı > Gücümüz Birliğimizden Gelir!

Gücümüz Birliğimizden Gelir!

Ankara’dan bir kadın işçi

15.08.2020

Direnen Haliç romanı, İstanbul’da Haliç’in kıyısındaki üç fabrikanın direniş hikâyelerini, direnişçi işçilerinin yaşantılarını anlatır. 1960-70’li yıllar Türkiye’de sınıf mücadelesinin yükseldiği yıllardı.  Romanın yazarı Nejat Elibol da 70’li yıllarda Sungurlar Kazan Fabrikasında işçi olarak çalışmış. Kitapta yükselen sınıf mücadelesinin etkileri öncü işçi Birol ve diğer işçiler üzerinden çok güzel anlatılmış. Her sayfada işçilerin tek tek işçiler olmaktan işçi sınıfı olmaya uzanan yolculuklarını okuyoruz.

Hepimiz kendimizden bir parça buluruz kitabı okuduğumuzda. Kendimizi oradaki işçilerin yerine koyar, fabrikada, direniş çadırında onlarla birlikte soluk alıp veririz. Kitapta mücadele eden işçilerin nasıl değiştiğini anlatan çok güzel örnekler var. Mesela işçiler direnişte olan işçilere destek olmak ve demokratik hakların korunması için sendikalarıyla birlikte miting düzenleme kararı alırlar. Yazar binlerce işçinin katıldığı mitingde işçilerin aklından geçenleri ve içinde bulundukları ruh halini anlatıyor. İşçiler o zaman da aynı bugün olduğu gibi mücadeleye katılana, direnişe çıkana kadar yalnız olduklarına inanıyorlar. Ellerinden bir şey gelmeyeceğini düşünüyorlar. O gün miting alanında ise birlikten aldıkları güç ve inançla hareket ediyorlar. Mitingin heyecanı, omuz omuza mücadele ettikleri işçi arkadaşlarından aldıkları güven onlara yılların korkularını ve sıkıntılarını unutturuyor.

“Yollar bütünüyle işçi ile dolu. Fabrikalarından çıkıp gelmişler. İlk defa başları öne eğik değil. Utanmadan bakabiliyorlar. Biraz da gurur duyarak. Hakları da yok değil hani. Güçlerinin farkına varıvermişler birden.”

“Dört ay önce elini taşa kaptıran tornacı Hasan, elinin acısını unutmuş. Kendinden kopup giden parmakları koymuyor artık ona. Kendisi demir çekme fabrikasında çalışır. Topkapı’da sekiz aydır grevde olan buzdolabı fabrikası işçileri; moralleri yerine gelmiş. Adam sayılmadıkları bir toplumda adam olmanın tadına varıyorlar.”

“Pil fabrikasından matkapçı Hüseyin! Fabrika temsilcileri istemiş gelmelerini. O gün herkes yürüyüş kolunda hazır olacak demiş. Gelip gelmeyenlerin listesini çıkaracağız. Hüseyin de kalkıp gelmiş. Yok listesinde adı geçsin istememiş. Bu kadar kalabalığın arasında olunca bir güven geldi ona. İçindeki tedirginlik kayboldu.”

Emekçi kadınlar da var miting alanında, fabrikalardan, direniş çadırlarından gelmişler. O güne kadar muhtemelen hiç duymadıkları bir özgüvenle bakıyorlar etraflarına, cesaret dolular.

“Tekstil fabrikası kadın işçilerinden Fatma! Kocası yürüyüş kolunun ta önlerinde kalmış. Mademki sendikamız istiyor, katılırım ben de. Çocukları komşuya bırakmış; kocasıyla birlikte çıkmışlar evden. Fabrikaları yürüyüş kolunun farklı yerlerinde olduğu için ayrılmışlar birbirlerinden.”

Öncü işçilerden Birol mitingde de en ön sıralarda. Sesinin son gücüyle bağırıyor, kendi sesinin binlerce işçinin sesine karıştığını, onun ayrılmaz bir parçası olduğunu hissediyor:

“Birol, o eski Birol değil artık. Yepyeni bir yaşama adım atmış gibi hissediyor kendisini. Ruhun yücelmesi olgunluğuna varması dedikleri bu herhalde. Kafasında bölük pörçük düşünceler elle tutulur bir gerçekliğe dönüşmüştü. Tabanız biz, deyip durduğunda anlamıyorlardı ya; işte taban! İşte bunun elle tutulur yanıtı. Bizi buraya getiren ortak bir bağ olmalı.”

Yıllar önce işçilere böylesine güçlü hissettiren, fabrikaları işgal ettiren, patronları hop oturtup hop kaldıran işçilerin birliklerine duydukları güvendir. Ne yazıyordu 15-16 Haziran’da yollara dökülen işçilerin pankartında? “Gücümüz Birliğimizden Gelir!” Bizi bir araya getiren ortak bağ işçi oluşumuz, çıkarlarımızın bir olması, insanca yaşayacağımız daha güzel bir dünya düşlememizdir. Yeni bir dünya kurmak için verdiğimiz mücadele; günlük yaşamımızın hay huyundan, çekilmezliğinden, küçük hesaplarımızdan çekip çıkarır bizi. Emeğimizi yepyeni bir dünya kurma mücadelesine akıttığımızda değişip, gelişiriz. Daha kuvvetli, daha cesaretli, yalnız kendini değil başkalarını da düşünen işçiler oluruz. Kapitalizmin bencilleştirici etkisinden kurtulup arınır, birlik olmanın gücüne ve güzelliğine ulaşırız. UİD-DER Müzik Grubunun dediği gibi, “umudu yitirme, birliğini örgütle!”

  • İşçi Sınıfı Edebiyatı [1]

Kaynak URL: https://uidder.org/gucumuz_birligimizden_gelir.htm_5

Links
[1] https://uidder.org/koseler/isci_sinifi_edebiyati