
Kapitalizm acılar yaratan bir sistemdir. Yaşadığımız tüm sorunların sorumlusu bu sistemdir ve bu sistem ortadan kalkınca acılarımız da sorunlarımız da ortadan kalkacak. Bu yüzden mücadele dediğimiz şey aslında yaşadığımız tüm haksızlıkları, baskıları ele alan bir mücadeledir. Kapitalizmin getirdiği acılardan birini anlatmak istiyorum.
Geçtiğimiz günlerde dinlenme tesisinde arkadaşlarla çayımızı yudumlarken yanımıza minik bir kız geldi. Sırtında boyundan büyük bir çuval taşıyordu. Çuvalın içinde mis kokulu demet demet kekikler vardı. Yanımıza gelip kekik almak isteyip istemediğimizi sordu. Biz de bu minik kıza yardım edelim dedik, derken sohbet etmeye başladık. Daha 7 yaşındaymış, 2. sınıfa geçmiş. Ama yaşına göre o kadar büyük gibi konuşuyordu ki şaşırıp kaldım. Anne ve babasından ayrı kalmış, anneannesiyle yaşıyormuş. Geçimlerini de kekik satarak sürdürüyorlarmış. Bunları anlatırken masanın üzerinde duran bulmacayı birlikte çözdük. O sırada okumakta zorlandığından söz etti. Sizce de çok normal değil mi? Hem okula gidip hem de geçinme sorunlarıyla uğraşmak zorunda bırakılmış, bu sistem yüzünden. Yaşına göre çok çabucak büyümüş bir kız. Hem de daha oyun yaşını tamamlayamadan büyümek zorunda bırakılmış bir kız. Bu sistem yüzünden, kekik satan minik kız çocuğu gibi bir sürü çocuklarımız var. Kimisi göç ederek Türkiye’ye gelmiş; mendil, çikolata, şeker satarak yaşamını sürdürmek zorunda kalmış. Kimisi de ailelerine bakabilmek uğruna okulu, parkları, belki de gülüşlerini ve çocukluğunu bırakarak kendini çalışmaya adamak zorunda kalmış. Bindiğimiz metrobüste, yürüdüğümüz sokaklarda, oturduğumuz mahallelerde, yani aslında her yerde bu minik çocukları görüyoruz. Ve ne yazık ki sayıları gün geçtikçe artıyor. İşte bu, sistemin belki de en görünür ve düşündüren sonuçlarından biridir. Kapitalist sistem bizi daha çocuk yaşlarımızda sömürmeye başlıyor sokaklarda, fabrikalarda, madenlerde... Peki, bu sistem bu kadar vicdansızken biz neden sessiz kalalım ki? Üstelik gücümüz onlardan kat be kat çokken. Siz de sıkılmadınız mı bu görüntülere maruz kalmaktan? Kadınların korkularından, işçinin gece gündüz demeden çalışmasından, çocuk sömürüsünden, iş cinayetlerinden ve daha sayamadığımız sistemin getirdiği bir yığın sorundan bıkmadınız mı? Evet deyişinizi duyar gibiyim. O halde mücadeleye, mücadele örgütümüz UİD-DER’e katılmanın tam sırasıdır dostlar!
Eyy tarihin nasırlı elleri!
Bırakma,
Bir avuç asalağın vicdanına beni
Bilirim;
Sen istersen
Sen ister ve kalkarsan ayağa;
Gözyaşlarım diner,
Yürek yangınım söner,
Cennete döner
Cehennem ateşinde yanan bu dünya