
Ekonomik kriz derinleşiyor, koronavirüs bahanesi de kullanılarak krizin faturası bizlere ödettirilmeye çalışılıyor. Bir de utanmadan, aklımızla alay eder gibi “ekonomimiz uçuyor” diyorlar. “Dolarla mı maaş alıyorsunuz?” diye soruyorlar. Biz emekçi kadınlar da bir araya gelerek son aylarda gerçekte neler yaşadığımızı konuştuk.
İş güvenliği uzmanı: İşsizlik maaşı alıyordum, o bitince zorlanmaya başladık. Faturalar bu pandemi sürecinde çok yüksek geldi. Bir ayda 2 kez su faturası ödemek zorunda kaldık. Etrafımızda aylarca işsiz kalanlar oldu. Küçük bir çocuğumuz var, ona kışlık kıyafetler almamız gerekiyor yavaş yavaş ama bunu bile kara kara düşünüyoruz. Apartmanımızda oturan temizlik işçileri var, banka uzaktan çalışmaya geçip şubeyi kapatmış, onlar da çalışamadılar. Nasıl geçiniyorsunuz diye konuşuyoruz, kredi çekmişler. Kredi kartı borçları da bir taraftan birikmiş sürekli.
Hacettepe Üniversitesi’nden bir temizlik işçisi: Mart sonundan beri evdeyim. Üniversiteye bağlı bir restoranda çalışıyorum, işyeri kısa çalışma ödeneğine geçti. Ama 3 ay boyunca ödenekler yatmadı. Bu süreçte biz de boş durmadık tabi. İşçi arkadaşlarımızla bir araya gelerek ne yapabileceğimizi konuştuk, görüşmeler yaptık. Televizyonda haberlere çıktık. Hakkımızı almak için uğraştık, yoksa yatmazdı. Kamuda başka yerlere bizden daha geç yattı çünkü. 3 ayın sonunda birikmiş olarak paralarımızı aldık ama onlar da borçlara gitti. Kredilerini erteleyenler onları ödedi, birikmiş bir şekilde. Elimizdeki para çabucak bitince tabi ki yine huzursuzluk, hareketlenme başladı. Şimdilik işyerlerimiz açılmıyor, bilmiyoruz ne olacak. Özel istihdam bürosu üzerinden işlere gidiyorum şimdi. Ayda kaç gün çalışırsak o günün parası yatıyor. Bazen iş olmuyor, çağırmıyorlar, boşta kalıyorsun. Üniversiteler açılmazsa işe başlayamıyoruz, ne zamana kadar 1800 lirayla geçinebiliriz? Kimse halinden memnun değil, herkes borçlandı. Bunları ödeyemeyeceğiz, işten atmalar artacak. Çıkıp aklımızla alay eder gibi bazı açıklamalar yapıyorlar, bunlara da inanmıyoruz tabi ki.
Temizlik işçisi: Bizim işyerimiz de bu süreçte kapandı, henüz açılmıyor. Ben de kölelik bürosunun bulduğu işlere gidiyorum. Sigorta tam yatmıyor, çalışıyorsun tazminat birikmiyor. Ayda bazen 10 gün çalışıyorum. Sonra da işsiz değilmişim gibi işsizlik maaşı alamıyorum. Nasıl geçineceğim? Şehir dışında okuyan çocuklarım var, evli çocuklarım var. Onlar da zorlandı bu süreçte, destek olmak istiyorum ama yok. Buzdolabım bozulmuştu, kredi kartıyla buzdolabı aldık, ona borç ödüyoruz. Onu da aldık Cumhurbaşkanının söylediği gibi ama içi boş! Sigara, telefon, beyaz eşya bunları bir şekilde alıyoruz ama kredi kartına borçlanarak. Sanki bunlar lüks mü? Bunları alıyoruz diye zenginiz sanıyorlar herhalde. Krizin yükünü bizim sırtımıza yıkıyorlar, kandırmaya çalışıyorlar. Biz de bunu arkadaşlarımıza da anlatmaya çalışıyoruz, kendinizi eve kapatmayın diyoruz. Bültenimizi paylaşıyoruz, yazıları, mektupları paylaşıyoruz.
Genç bir iş güvenliği uzmanı: Uzun süre işsizdim, bir ara yevmiyeli işlerde çalıştım. Düzenli bir işe yeni başladım. İşsizlik çok fazla arttığı için “en azından düzenli bir işim olsun” diye herkes her şeye tamam demek zorunda bırakılıyor. Çalıştığım şantiyede aynı işi yapanlara farklı maaşlar veriyorlar, hem işçileri bölüyorlar hem de kime neyi yutturursak hesabı yapıyorlar. Pandemi sürecinde işler azalmış, çalışma olmamış. Şimdi de Eylül ayına iş yetişecek diye hiçbir önlem olmadan, kalabalık şekilde çalışmaya başladık.
Sağlık işçisi: Bir taraftan çok tehlikeli bir salgın var diyerek hastanede sürekli üstümüze geliyorlar. Ama biz alınan önlemlerin ne kadar ikiyüzlüce olduğunu görüyoruz. Ek ödemeler yaparak oyalamaya çalışıyorlar, ağzımıza bal çalıyorlar ama sağlık sisteminin ne kadar kötü işlediğini görüyoruz. Bizi korona değil, hastanelerdeki eksiklikler korkutuyor. Bizim orada olmadı ama çok fazla yerde çalışanlara zorla yıllık izinlerinin kullandırıldığını, geride kalanların da daha uzun saatler çalışmak zorunda bırakıldığını görüyoruz.
İşsiz bir işçi: Bu süreçte iş arıyordum, nereyle konuştuysam şimdi pandemi sürecinden dolayı işçi almıyoruz dediler. Ortalık biraz durulunca bir iş buldum ama burada da hiçbir önlem yoktu. Patron korona bahanesiyle yemek ve temizlik işçilerini işten çıkarmış. Temizlik işini de üretimde çalışan işçilere yıkmış. Bu durumu fırsata çevirdikleri o kadar ortadaki. Koşulların bu kadar zorlaşması bizi de mücadele etmeye, bir araya gelmeye zorluyor. Geçmiş yıllarda da büyük krizler olmuş, işçiler çıkışsızlık karşısında mücadele etmişler. Bizim üzerimize de bu düşüyor.