
İçim içime sığmıyor, yükseklerden uçuyorum, bir türlü gökten yere inemedim. Çünkü ekonomimiz göklerden yerlere inmiyormuş. Havadis böyle. Bakanımız diyor ki “ekonomimiz uçuyor.” Biz de uçuyoruz! Doğalgaz bulunmuş, bulundu da gaz da uçucu bir madde ve o da uçuyor!
Bu arada çok merak ettim, maaşlarımız da uçuyor mu? Bilen var mı daha uçacak mıyız? Mesela, maaşlarla bankamatiklerden göklere doğru şahlanır mıyız? 20 yıldır çalışıyorum, sigortasız çalıştığım kayıp yıllarımı saymam bile, daha başımı sokacak bir evim bile olmamıştır. Kafamı borçtan, vergiden kaldırıp da ev fiyatlarına bakmak aklımın ucundan bile geçmemiştir. Keşke uçup şu borçlardan kaçabilseydik. Ülkenin dış borcu da dolarla üstümüze üstümüze geliyor! Tıpkı Balkanlar’dan gelen soğuk hava dalgası gibi. Şemsiye açsak, ya da sıkı giyinsek faydası olur mu acaba?
Hazine ve maliyeden sorumlu bakanımız diyor ki “1929 buhranından daha büyük bir krizmiş” bu içinde bulunduğumuz “pandemik ekonomik kriz” ama 2001 ve 2008 krizinden daha iyi atlatacakmışız. ABD’nin doları varsa, bizim de vergilerle ve dolaylı vergilerle nam salmışlığımız var canım. Atlatırız tabi!
Pandemi de gelip ekonomik krizin üstüne branda gibi yerleşti ya, biz de canımızın derdine “yeter ki bu lanet korona gitsin de biz ek işle, kısa çalışmayla, işsizlik parasıyla geçiniriz” diye avunur olduk. Örgütlenmek ister işçi belini doğrultsun diye ama patron da fedakârlık ister, egemenler “milli ekonomiyi kalkındırmak” ister vergilerimizle. Ne olacak bu işin sonu bilemedik de ama olan hep işçiye oluyor bir onu biliriz yılların tecrübesiyle.
Ekonomimiz bu kadar uçuyorsa, biz işçilerin de maaşları uçuşta olmalı diye iyimser düşünmek isterken uyandım. Gerçekten uçuyormuşuz ama tepe taklak. Eee hadi şimdi davranma zamanıdır işçi kardeşler! Korkunun ecele faydası yok ki. Ekonomi çakılıyorsa biz örgütlenme paraşütünü açalım ki dibe çakılmayalım.