
Merhaba arkadaşlar. Bizler petrokimya sektöründe çalışan kadınlarız. Birçok işyerinde yaşanan sıkıntılar elbette bizim de fabrikamızda yaşanıyor. İlk başlarda bizi Covid-19 virüsüyle öyle korkuttular ki kimseyle temas etmemek için elimizden geleni yapıyorduk. Ama bunun mümkünü var mı? Bir taraftan insanlara “evde kalın” denilirken işçiler olarak evde kalmayıp çalışmak zorunda bırakılmıştık. Sonra sokağa çıkma yasaklarıyla, ücretsiz izinlerle ve kısa çalışma ile tanıştık. Mecburen iki ay boyunca söyleneni yaptık ve “evde kal”dık. Ne yalan söyleyelim ilk başlarda birçoğumuz bu duruma sevindi. Tatil gözüyle baktı. Marketlerden ucuza ne bulduysak aldık. “Eşimizle çocuğumuzla daha fazla vakit geçiririz” diye düşündük.
Gel zaman git zaman bizleri neler beklediği konusu kafamızı karıştırır oldu. “Ne zaman işbaşı yapacağız?”, “Bizi işten çıkartmazlar inşallah!”, “İşten çıkarırlarsa ne yaparız?” sorularının arkası kesilmez oldu. Sağlık da önemli ama biz bir ay çalışmazsak ne yer ne içeriz? Virüs korkusu her yanımızı sarmıştı sarmasına ama bu sefer de işten çıkarılma korkusu daha ağır basmaya başlamıştı. Çünkü irili ufaklı işletmeler ve hizmet sektöründe çalışan işçiler bu süreçte işsiz kaldı. Bizler işyerimizde kısa çalışma ödeneğini aldık ama bu süreçte işten çıkarılıp kısa çalışma ödeneğinden faydalanamayanlar oldu. Devletin vereceği aylık 1177 lira ile hangi ihtiyacın karşılanmasına yeter ki? Her ay diğer aya para değil ama borç biriktiriyoruz borç!
Gel gelelim iki ay sonrasında işbaşı yaptığımızda bir baktık ki istinasız herkes kilo almış. Eh yalnızca hareketsizlikten değil tabi ki! Ucuz makarnanın 70 çeşidi ile türlü hamur işlerinin marifetiyle olan olmuştu. İşyerinde patronumuzca en büyük uyarı “maske takılacak, sosyal mesafe korunacak ve hijyenik olmaya özen gösterilecek” oldu. Servisler yarıya indirildi, yemekhane ve yemek saatleri ona göre düzenlendi ve çalışma alanına dezenfektan konuldu. Eee, ellerimizi yıkamak veya dezenfektana ulaşmak için makineyi durdurmamız gerekiyor ama bu yasak. Maske dağıtılmasına rağmen yarım saat içerisinde işyeri ortamının sıcaklığından ter içinde kalıyoruz. Maske istiyoruz ancak gün içerisinde 2 adet ile sınırlandırılıyor. Birçoğumuzun yüzünde maskelerin temas ettiği yerlerde alerjiler oluştu. Üretim alanına bakıldığında her şey normal gözüküyor. Patronumuz işyerinin pandemi kurallarına uyduğunu göstermelik, göstermiş. Bir de görünmeyen kısmı var, ne mi? O da soyunma dolaplarımız! Vallahi her bir işçi arkadaşımız gerçek dirsek temasını bu alanda yaşıyor. Bırakalım 1,5 metre sosyal mesafeyi 15 santim bile yok aramızda. Bu durumu dile getirdiğimizde patron vekilleri ilk önce biraz yutkundu, eveledi geveledi, ne yapacağını bilemeden uzayıp gitti önümüzden. Bu olaydan sonra işçiler bir araya gelerek daha güçlü bir şekilde soyunma odasının genişletilmesi talebini ilettik patrona. Eğer talebimiz karşılanmazsa üretim ve yemekhanede de sosyal mesafeyi korumayacağımızı ilettik. Nasıl olsa soyunma dolaplarında o istenen sosyal mesafe yoktu. Bu kararlı duruşumuz sayesinde kısa süre içerisinde ek bir soyunma odası yapıldı.
Bir grup petrokimya işçisi olarak diyoruz ki, işçi sınıfının örgütü UİD-DER saflarında olmak, bizlere büyük bir kıvanç veriyor. Bilmeliyiz ki kazanımlarımız, haklarımız sihirli bir değnekle bizlere bahşedilmeyecek. Haklarımızın korunarak ilerletilmesi ve sağlığımızın korunabilmesi, kapitalist sistemin ürettiği virüslerden ve pisliğinden kurtulmak ancak işçi sınıfının örgütlü gücüyle mümkün olacak.