
İnsanlık var olduğundan beri doğayı ve yaşamı anlamaya çalışmıştır. Hayatta kalmak ve türünün devamını sağlamak için el birliği içinde hareket etmeyi, avlanmayı, besin toplamayı öğrenmiş ve bu bilgileri yeni nesillere aktarmıştır. Binlerce yıl boyunca dünya kolektif hareket eden, eşitlikçi insan topluluklarına yani ilkel komünal toplumlara şahit oluşturmuştur. Gelişiminin bir evresinde insanlık, tarım ve yerleşik yaşamla birlikte daha fazla besin ve geçim maddesi üretebilmeye, yani artık ürün elde etmeye başlamıştır. Zamanla topluluk içinde artık ürüne el koyan ve güçlenenler olmuş, bu durum da eşitlikçi toplumların çözülmesine, sınıflı toplumların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu eşitsizlik insan ilişkilerini, kültürü, sanatı, hukuku yani yaşamın bütün alanlarını belirlemiş, şekillendirmiştir. O günlerden bugünlere ezilenler, yaşamın her alanına sirayet eden adaletsizliğe, eşitsizliğe baş kaldırmaktan geri durmamışlardır. Tıpkı insanlığın bir bölüğünün köle, bir bölüğünün efendi olmasına başkaldıran Spartaküs ve on binlerce köle arkadaşı gibi…
Bugün de insanların iki temel sınıfa ayrıldığı, patronlar sınıfının işçi sınıfının ürettiği tüm zenginliklere el koyduğu, sömürülü bir toplumda yaşıyoruz. Bunun değişebilmesi ancak tüm zenginlikleri üreten işçilerin bir sınıf olarak bir araya gelmesiyle, kapitalist sömürüye karşı mücadele etmesiyle mümkün olabilir. Kapitalizmin kendisinden önceki sömürülü toplumlar gibi yıkılıp gitmesi ancak böyle mümkün olabilir. Tarih bilinciyle donanan, değişime inanan öncü işçiler 2006 yılında mücadele örgütümüz UİD-DER’i kurdu. İşçilere geçmişin mücadele deneyimlerini aktaran İşçi Dayanışması gazetesini 150 sayıdır çıkarttı. Biz işçiler İşçi Dayanışması’na sahip çıktıkça, yayıp yaygınlaştırdıkça onun ışığı kutup yıldızı gibi parlamaya, yolumuza kılavuz olmaya devam edecek. Daha ilk sayısında ‘89 Bahar Eylemlerini anlatarak, işçi sınıfının örgütlü gücünün önünde hiçbir engelin duramayacağını hatırlatmıştır. Yine aynı sayıda “Dünya Kepçe Emek Kazan” diyerek, Yunanistan’dan Amerika’ya Kıbrıs’tan Vietnam’a kadar işçilerin mücadelesini aktarmıştır. Gücünü sınıfından alan İşçi Dayanışması’nın kökleri öyle sağlam ki işçilere 1. sayısından 150. sayısına kadar mücadele deneyimlerini aktarıp yaşama işçi sınıfının penceresinden bakmayı öğretebilmiştir. Bu açıdan bizler dünün köleleri gibi çaresiz değiliz. İşçi Dayanışması sayfalarından şiirden, kitap tanıtımlarına, yasalardan, fabrika deneyimlerine, dünya işçi sınıfından, ezilenlerin mücadele tarihine kadar birçok şeyi öğrenip öğretebiliriz. Örgütlenmek ve mücadeleyi büyütmek için İşçi Dayanışması gibi büyük güç alacağımız birçok araca sahibiz. Patronlara karşı verdiğimiz sınıf savaşında zihinlerimizi bir kalkan gibi koruyan İşçi Dayanışması’nın 150. sayısı herkese kutlu olsun. İyi ki bizimlesin ve bizimle olmaya devam ediyorsun İşçi Dayanışması.