
Patronlar ve onların temsilcisi siyasiler, yaşadıkları felaketlerde, mesela ekonomik kriz dönemlerinde dillerinden düşürmez; “aynı gemideyiz, ya hep beraber çıkacağız, ya da beraber batacağız” laflarını… Bu söz aslında “krizin faturasını siz ödeyeceksiniz, fedakârlık yapacak, çok çalışacak veya işsiz kalacaksınız, açlık ve sefalete mahkûm olacaksınız” anlamına geliyor. Sayıları 1500’ü bulan Bimeks işçileri de işte bunu yaşadılar!
Aylardan beri alacakları için mücadele edip, eylemler yapıyor Bimeks işçileri... Teknoloji ürünleri satan mağazalarından biri olan Bimeks, krizi gerekçe göstererek önce birçok mağazasını boşalttı, sonra da sırayla mağazaları kapatarak yüzlerce işçiyi haklarını vermeden işten çıkardı. İşçiler, şirketin iflas vermediğini yönetim kurulu dağıtılarak batık şirket gibi gösterildiğini ve zaman aşımı beklendiğini söylüyorlar.
Hakkını almak için mücadele eden bir kadın emekçi; 2016 yılı itibariyle maaş alamadıklarını, işe gidebilmek için borç para aldığını söylüyor. Sonra ekliyor: “Kardeşimle birlikte evi geçindiriyordum. O dönem kardeşim işten ayrılmıştı ve kirada oturuyorduk. Ev kirası, faturalar derken borcum birikti haliyle… Gelirim yok ama giderler sürekli artıyordu. Patron hepimizin ‘aynı gemide’ olduğunu söylüyordu.” Bu işçi kardeşimiz patronun “aynı gemideyiz” laflarına o dönem çaresizce, “bir umut” diyerek inandı mı bilmiyoruz. Haklarını alabilmek için başlattıkları hukuk mücadelesini kazanan işçiler, buna rağmen haklarını alamadıklarını anlatıyorlar şimdi...
Şöyle anlatıyor bir işçi sonrasında yaşananları: “Hiçbirimiz tazminat alamadık, çünkü şirket peyderpey mağazaların içini boşaltıyordu. Bizler yetkililerin sözlerine güvenip düzelecek diye bekledik. Meğer bir hırsızlık ve dolandırıcılık olayına ortak olmuşuz. Şirketin ortağı olan patronun kardeşi ile görüşmeye gittik.” Ne demiş olabilir sizce patronun kardeşi? İşçilerle adeta dalga geçercesine, “Bimeks bana da borçlu, benim de şirketten alacağım var” demiş!
Halen bir üniversitede görevine devam eden şirketin patronu, geçtiğimiz Mayıs ayında gazeteye verdiği bir röportajda, “2021 yılı Türkiye’nin yılı olacak. Bu yıl hepimiz için büyük fırsatlar doğurabilir” demiş. Demek ki fırsat derken bunlardan bahsediyormuş; mağazaları boşalt, kasayı boşalt, işçilerin haklarını gasp et! Bundan büyük fırsat mı var bunlar için!
210 milyon dolarlık yıllık ciroyu beğenmeyen, “önümüzdeki yıllar için hedef 1 milyar dolar” diye açıklama yapan bir patrondan bahsediyoruz. İşçileri dolandırdığı halde hakkında adli takip veya soruşturma yok! İşçiler ise haklarını almak için mücadele edip seslerini duyurmaya çalışınca, çeşitli eylemler yapınca karşılarında polisi buluyorlar!
Bu düzende “adalet” de polis de patrondan yana kardeşler! Asalak gibi yaşayıp emekçilerin sırtından milyon dolarlar kazanan, işçilerin haklarını gasp eden patronlardan yana! Biz üretiyoruz, biz çalışıyoruz ama onlar çalıyor, onlar zenginleşiyor. Onlarla biz ne aynı taraftayız, ne de aynı gemide! Bizim tarafımız belli, biz işçi sınıfıyız. Bir araya gelip mücadele edeceğiz, çaresiz değiliz! Tek kurtuluşumuz örgütlü mücadelemizdedir. Ya onlar kazanacak ya da biz!