Dün sabah her zamanki gibi hastanedeki işimin başındaydım. Teker teker hastalarımı almaya başladım. Genellikle Covid-19’dan korkmuş ve devlet hastanelerinde testi yapılmamış hastalar var. Ara ara sohbet ediyorum. Dizinden ameliyat olmuş yaşlı bir teyzeyi aldıktan sonra sıradaki hastayı çağırdım. Güzel, bakımlı bir kadın oturduğu yerden kalktı, sendeleyerek bana doğru gelmeye başladı. Şikâyetinin ne olduğunu sordum. Konuşmamızı olduğu gibi size aktarıyorum;
- İşe başlamak için verilen evrak listesini tamamlamak için oradan oraya koşuştururken ayağımı burktum.
- Ne zaman oldu?
- Dün oldu. Devlet hastanesine gittim röntgen çekildi. Doktor, “ayağın kırılmış. 1 ay alçıda kalması gerekiyor” dedi. Ben de devlete güvenemedim buraya geldim.
Genç kadını dinledikten sonra röntgenini çektim. Evet, ayağında gerçekten de kırık vardı. “Ayağınızda kırık var ve gerçekten de alçıya alınması gerekiyor” deyince birden yüzünün rengi değişti ve şöyle dedi:
- Bu bilgiler işyerlerinin sistemine düşmüyor değil mi? Çünkü alçı falan istemiyorum. İşe başlamam lazım.
Ben de bu ayakla sıkıntı yaşayacağını söyleyince ve en az 1 ay evde yatmasını önerince;
- Bakın ben bir ay daha yatarsam o bir aydan sonra yatacak evim olmaz. İyi bir üniversitede okudum. Bitirdiğim bölümüm de iyi bir bölüm fakat mezun olduktan sonra kendi alanımda iş bulamadım. Sekreter olarak bir şirkette işe başladım, pandemi başlayınca işten çıkarıldım. Marttan beri işsizim ve her yere başvurdum. Fakat kimse işe almıyor, bir sürü borcum var. Onca işsizlikten sonra zar zor mağazada iş buldum, ayağım alçıya alınırsa kesinlikle işe almazlar.
Hızlı bir şekilde odadan çıktı. Ben “üzerine fazla basmayın ayağınızın” deyince;
- Evraklarımı işyerine teslim etmeye gidiyorum. İdare edeceğim artık, ağrısa da kimseye çaktırmam.
Bunları söyleyip gitti…
Arkasından bakakaldım ve düşündüm, içinde yaşadığımız bu kahrolası düzen insanları ne hale sokuyor. Çelişkiler o kadar derin ki duygular insanın boğazına düğümleniyor. Bir tarafta bir eli yağda bir eli balda bir avuç azınlık, bir tarafta ise sürekli “yarın ne olacak?” korkusuyla yaşamaya çalışan milyonlar. Tüm emekçi kardeşlerime sormak istiyorum: Bu düzen insanlığa ne verebilir? Sizce de ondan kurtulmanın vakti gelmedi mi? Bıçak kemiğe dayanmadı mı? Her gün buna benzer olaylar yaşanırken hayatımızda, ona rağmen gözümüzün içine baka baka yalanlarla bizi avutmaya, kandırmaya çalışıyorlar. Birileri bizim hayatımızı heba ederken geleceğimizi elimizden alırken oturup böyle beklemeyelim. Gücümüze, birliğimize, örgütlülüğümüze güvenelim ve mücadelemizi yükseltelim.