
Ben hizmet sektöründe çalışan bir işçiyim. Restoranlar kapanınca ücretsiz izne gönderildik. Çalışırken hep diken üstündeydik. İşten atmaların yasak olmasına rağmen ücretsiz izinler bizi endişelendiriyordu. Biz “ne olacak bu durumlar?” diye endişeyle çalışırken bir gün patron yeni aldığı yaklaşık bir buçuk milyon liralık arabasıyla restorana geldi. Tüm işçileri toplayıp konuşma yaptı. İşlerin azaldığını ve dükkânın masraflarını karşılayamadıklarını, bu nedenle bizleri ücretsiz izne göndereceğini söyledi. Bu süre içerisinde hiçbir maddi kayıp yaşamayacağımızı da sözlerine ekledi. Başımızdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Yeni evlenenler, kredi borcu olanlar, bakmakla yükümlü olduğu ailesi olanlar… Yaklaşık bir buçuk aydır ücretsiz izindeyiz. Bize herhangi bir kayıp yaşamayacağımızı söyleyenler bu süreçte bizi görmezden geldiler. Biz sıkıntılarla boğuşurken onlar keyif içinde yaşamaya devam ediyorlar. Hiçbirimize ücretsiz izin parası yatmadı. Her seferinde bizi türlü bahanelerle oyaladılar. Ne zaman işbaşı yapacağımız da belli değil.
Şu an ücretsiz izne gönderilen milyonlarca insan var. Günde 39 lira olan ücretsiz izin parası hiçbir yaramıza merhem olmuyor. Ayrıca bu parayı bile bize çok görüp vermemek için kırk takla atıyorlar. Tepedekiler pandemi sürecinde sürekli bizlerin sağlığını düşündüklerini söylüyorlar. Ancak ücretsiz izin ve benzeri uygulamalarla sadece zenginlerin ceplerini düşündüklerini bir kez daha göstermiş oldular. Bizlerin yapması gereken bu dayatmalara boyun eğmeyerek karşı durmaktır. Gasp edilen haklarımızı ancak mücadele ile geri alabiliriz. Yaramızın merhemi günlük 39 lira değil örgütlenip işçi sınıfımızın mücadele saflarında yer almaktır. Unutmayalım ki:
ÖRGÜTLÜYSEK HER ŞEYİZ! ÖRGÜTSÜZSEK HİÇBİR ŞEY!
YAŞASIN İŞÇİ SINIFININ ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ!