
Baskıcı molla rejimi altında iyice nefessiz bırakılan İranlı işçiler, Aralık ayından bu yana neredeyse 250 grev ve protestoya imza attılar. İranlı sınıf kardeşlerimiz her geçen gün mücadeleyi büyütüyorlar. Öğrencilerin, sağlık emekçilerinin, emeklilerin, işsizlerin, enerji ve fabrika işçilerinin katılımıyla yaygınlaşan grev ve gösteri dalgasında özelleştirmelere, ödenmeyen ücretlere, sosyal güvencesizliğe ve artan yoksulluğa karşı öfke açığa çıkıyor.
Giderek çöken ekonomiyi ayakta tutmak için sürekli para basılan İran’da resmi enflasyon yüzde 30 iken, gerçekte bu oran yüzde 100’lere ulaşmış durumda. Artan enflasyonla birlikte işçilerin ücretleri geçinmeye hatta karın doyurmaya yetmiyor. Rejim işçileri daha fazla açlığa ve sefalete iterken, egemenlere kurtarma programları adı altında kaynak akıtıyor. İşten atmalar yaygınlaşırken kayıt dışı çalışmak zorunda olanların sayısı artıyor. İranlı egemenler, halkın yüzde 75’inin yoksul, bunların yaklaşık yarısının “mutlak yoksul” olduğunu yani hayatlarını devam ettirebilecek en temel gereksinimlere bile ulaşamadığını kabul ediyor. Ancak bu sorunu çözmek yerine, bunu değiştirmek isteyen emekçileri baskıyla susturmak, sindirmek istiyor. En temel hak arayışları bile uzun hapis cezaları ya da idamlarla cezalandırılıyor. Ancak “artık kaybedecek bir şey yok” diyen İranlı işçiler, açlığa ve sefalete karşı mücadeleye devam ediyor!
“Emekliler aç!”
Emeklilik fonunu yağmalayan rejime karşı 10 Ocakta “emekliler aç” diyerek Tahran, Karaj, Meşhed, Ahvaz, Tebriz ve daha birçok şehirde gösteriler düzenlendi. Protestolarda özelleştirmelerin yasaklanması ve yaşanabilir bir emekli maaşı talep edildi. Maaşların aylarca ödenmemesinin yaygın olduğu İran’da emekçiler artan işsizliğin işçileri adeta kölelik sözleşmelerine ittiğini belirtiyorlar. İşçiler, krediyle ekmek satın almak zorunda bırakılan ailelerin olduğunu belirterek tepkilerini şöyle ifade ediyorlar: “Bir avuç pirinç ve bir kilo tavuk için bu kadar acıya katlanmak için ne yaptık? Çocuğumuz hasta olsa yapacak hiçbir şeyimiz yok. Bıktık artık!”
Sağlık işçileri: “Artık yeter!”
Özelleştirmeler sonucu ülke genelinde yaklaşık 250 bin hemşire istihdamın dışına itilmiş durumda. Bu duruma tepki gösteren sağlık işçileri 2 Ocakta pek çok kentte eylemler gerçekleştirerek taleplerini haykırdılar. Hem kamu hastanelerinde hem de özel hastanelerde çalışan sağlık emekçileri, İran’ın egemenlerine “Boş Laflara Karnımız Tok”, “Ücretlerimizi Ödeyin”, “Protesto Ediyoruz” diyerek seslendi. Fazla mesailere ve 89 günlük sözleşmelerle çalışmaya zorlanan ve aylarca ücretlerini alamayan sağlık işçileri, en az 2-3 işte birden çalışmak zorunda kaldıklarını dile getiriyorlar. İşsizlik kırbacını kullanan egemenler kısa süreli sözleşmeleri ve düşük ücretleri dayatırken, işçiler artık sofralarına koyacak ekmek bulmakta bile zorlandıklarını ifade ediyorlar. Taleplerine kulak asmayan ve sağlık hizmetlerindeki sorunların kaynağını sağlık emekçilerinin sırtına yıkan Sağlık Bakanlığına tepki göstererek “Artık Yeter!” diyorlar.
Haft Tapeh işçilerinin mücadelesi kararlılıkla sürüyor
14 Haziran 2020’de başlattıkları grevle İran’da pek çok sektörden işçiyi etkileyen Haft Tapeh şeker kamışı fabrikasındaki işçiler mücadeleye devam ediyor. İşçiler, fabrikanın kendi yönetimleri altında kamulaştırılmasını, sendikalarının tanınmasını, fabrikanın mevcut sahibi Omid Asadbeigi’nin yolsuzluktan tutuklanmasını, sigortalarının yenilenmesini ve ödenmemiş ücretlerinin ödenmesini talep ediyorlar. Grevin etkisini kırmak isteyen molla rejimi, Kasım ayında Haft Tapeh Şeker Kamışı İşçileri Sendikası yöneticilerini tutuklamış ve işçileri fabrikadan zorla çıkarmak için polisi devreye sokmuştu. Ancak sendikanın bu saldırı karşısındaki dayanışma çağrısı karşılıksız kalmamış, eylem bir gecede 40 işçi örgütünün desteğini arkasına almıştı. Bunun üzerine rejim, 23 Aralıkta işçiler hakkında dava açtı.
Aynı gün mahkemeye hitaben bir mektup yayınlayan işçilerin başlıca talepleri şu şekilde:
- Ödenmemiş tüm ücret ve yardımların anında ödenmesi
- İşten atılan tüm işçilerin (şeker kamışı işçileri olmayanlar da dâhil) işe geri alınması ve tutuklanma veya sınır dışı edilme süreleri için maaş ve sosyal yardımların ödenmesi
- Bağımsız işçi örgütlerinin ve özellikle Haft Tapeh işçi sendikasının hükümet tarafından tanınması
- Protesto, grev, miting vb. hakların tanınması
- İşyerinde sağlık ve güvenlik koşulları, kazaların önlenmesi, çalışma saatlerine uyulması gibi hususların seçilmiş işyeri temsilcileri tarafından denetlenmesi
- Fabrika yöneticilerinin işçiler tarafından seçilmesi ve her türlü hırsızlık ve zimmete para geçirmeyi önlemek için işçi temsilcilerinin üretimi, istihdamı, makine ve hammaddeleri, üretim depolarını ve şirkete ait arazileri denetleme, şirketin tüm belgelerini inceleme hakkına sahip olması.
Haft Tapeh işçileri hem fabrikalarında hem de “Rejime ve burjuvaziye teslim olacak mısın?” sloganlarıyla düzenledikleri protesto gösterileriyle mücadelelerini büyütüyorlar. Elbette işçiler özelleştirmelere, yolsuzluğa ve yoksulluğa karşı başlattıkları mücadelelerinde yalnız değiller. Kasımda greve çıkan 7 bini aşkın demiryolu işçisiyle, Tahran, Hormozgan, Lorestan ve başka pek çok şehirdeki işçilerle birlikte baskıya inat direnmeye, hak arama mücadelesini büyütmeye devam ediyorlar.