Salgın bir yıldır sürüyor. Egemenler salgını işlerine nasıl geliyorsa öyle kullanıyorlar. Durumu fırsata çeviren patronlar, yüz binlerce işçiyi işsiz bıraktılar. Yani açlığa terk ettiler. Yine bu durumun kaymağını yiyen patronlar, işçileri ücretsiz izine göndererek günlük 39 liraya mahkûm ettiler. A’dan Z’ye her şeye zam geliyor. 5 litrelik yağ 85 lira olmuş. İşsiz bir işçi ya da günlük 39 lira alan bir işçi evine kuru soğan bile götüremezken, görgüsüz zenginler yediklerini sosyal medyada sergileyerek dikkat çekmeye çalışıyorlar. Bu aralar “etçi Nusret”in koca bir pirzolayı yediği video sosyal medyada gündemde. Nusret görgüsüz, empatiden yoksun ve şımarık, türedi bir zengin ama bunu bile reklama dönüştürerek para kazanıyor. İşte kapitalizm böylesine insaniyetten yoksun bir sistemdir!
Bir tarafta çöpten ekmek toplayanlar, evine ekmek götüremediği için intihar edenler, haklarını aradıkları için devletin polisinden dayak yiyenler var. Diğer tarafta ise, işçilerin sırtından kazandıkları paralarla pişkince şov yapan görgüsüz burjuvalar. Sadece Nusret değil, tüm burjuvaların çocukları nasıl bir zenginlik içinde yüzdüklerini sergileyip tatmin olmaya çalışıyorlar. Yedikleri eti, giydikleri kıyafetleri, oturdukları villayı, bindikleri arabayı teşhir ederek toplumun en üstünde yer aldıklarını, statü sahibi olduklarını gözümüze sokuyorlar. Bizden çaldıklarıyla bize hava atıyorlar. Bir işçi önderinin dediği gibi, insani ilişkilerin yerine bizzat insan eseri olan malı mülkü koyuyor, bunlara tapıyorlar. Dolayısıyla o şık kıyafetlerin içinde insan biçimli birilerinin olması bizi şaşırtmasın!
Bu düzen insanın insan gibi yaşayacağı bir düzen değildir. İşçiler birlik olmadan bu kokuşmuş düzenin pislikleri artarak devam edecek. Her şey ama her şey bizlerin ellerinde. Gerçek adalet ancak biz birleşirsek gelecek, başka bir yolu yok bu işin.