
Ben bir çocuk annesi ev hanımıyım. Anne olmadan önce uzun yıllar işçilik yaptım. Çocuğumu bırakacak yerim olmadığı için şu anda çalışamıyorum. Kreş fiyatları ise almış başını gidiyor. Ekonomik krizi biz kadınlar en derininden hissediyoruz. Geçenlerde eşim marketten zeytin aldı. Günlerce sofraya geldi gitti, nasıl bir zeytin olduğunu siz düşünün. O kadar lezzetsizdi ki kimse yiyemedi ama soframızda zeytin var mıydı? Evet vardı. Aklıma çocukken keyifle izlediğim Kemal Sunal’ın oynadığı film geldi. Hani siz de hatırlarsınız, “zama zam, zam da zam” diye bayıldığı film. Bir kavanozun içerisinde bir tane zeytine bakıp ağzını şapırdata şapırdata “kavanoz müzesi” dediği replik geldi aklıma.
Şu anda biz işçiler için de bütün marketler seyirlik müze gibi. Ailecek haftanın birkaç günü müzemizin kapanmasına yakın hızlı adımlarla gezip birkaç ucuz ve temel gıda alıp hızlıca soluğu kasada alıp müzemizi terk ediyoruz. Tabi ki bu hızlıca terk edişimizin bir sebebi var. Kültürsüz oluşumuzdan değil elbette! Gerektiğinde saray yemekleri bile (Google yardımıyla) yapabilme yeteneğimiz var. Yeter ki malzeme olsun! Hızlı çıkışımızın nedenine gelirsem, oğlum ekstradan müzemizde fazla zaman geçirip bir şey istemesin diyedir. Telaşımı görseniz gülmekten ölürsünüz. Kapanmaya yakın giriyorum ya, ilk önce oğlumu hazırlıyorum, “aaa geç kaldık, bak kapanıyor” diye kandırıyorum. Bizi de bu şekilde kandırmıyorlar mı, ekonomimiz uçuyor diye? Birileri birilerine iyi görünmek için yağ çekerek bizi uçursalar da ayağımız yerden bile kesilemiyor. Bizim müzemizin de en güzide eserlerinden biri yağ. Ona ulaşmak artık çok zor.
Diyorlar ki bizlere “bağışıklık sisteminizi güçlendirin”. Her hafta popüler meyve ve sebze öneriyorlar. Şimdi revaçta avokado meyvesi var. Sizce de bizimle dalga geçmiyorlar mı? Artık arada da olsa evine et, ceviz, sebze ve meyve giren evler zengin sayılıyor. Kısa zamanda o kadar çok fakirleştik ki, artık evlerimizde üç çeşit yemek kültürü kalktı sayılır. Biz kadınlar ise evde olmayan malzemeyle harikalar yaratmaya çalışıyoruz. İşte durumumuz böyle.
Sermaye düzeni işçi sınıfının yarattığı zenginliklerin üzerinde yükseliyor. Zenginler zevkusefa içinde yaşıyor. Diyorum ki bizleri umutsuzluğa ve geleceksizliğe sürükleyen saltanatları çöksün artık. Çöksün ki geleceğimiz aydınlık olsun!