
Bir tek sizin ellerinizi düşünüyorum.
Kırılan düşlerin kestiği yerlerimizi
Kesilse de kanasa da dinmeyen
Atması bitmeyen kalbimizi
Ve onu ve bizi ve her şeyi
Kurtaracak olan o hem duru hem hırçın sular gibi
Ekmeğin sıcaklığından çıkan buğunun
Sahibi olan ellerinizi…
Bir tek sizin ellerinizi düşünüyorum
Çünkü sizler ey haklı proletarya!
Sizler dünyanın en güzelleri
Yoğurdukça ekmeği
Kardıkça çimentoyu ve büktükçe metali
Ve hepsinden önce
Vurdukça madene kazmanın en sivrisini
-düşmana vurur gibi-
Sanki kalbimi avuçluyorsunuz
Sıkıyorsunuz avucunuzun haklılığında
Bir tek sizin ellerinizi düşünüyorum
İşte bu hissi anlatmak için
Durmadan yorulmadan söylemeliyim
Haklı kavgamızı kendime
Ah yorucu bir günün ardından
O hiç mi hiç ısıtmayan güneşlerden
Bütün karanlığı ile sizi tersleyen yüzlerden
Görmeyen, görmezden gelen gözlerden
Sıyrılıp dünyanın kötüsüne ait ne varsa
Baharı beklemeden patlamış bir çiçek
Vakti beklemeden saplanmış bir bıçak gibi
Yalnızca düşünmenin karşılığı olarak
Bir tek sizin ellerinizi düşünüyorum
O eller ki bana:
Birtakım çıkmazları,
Umutsuzlukları, yalnızlıkları anlatır.
Kırımları, kan dolu olmaları, soysuz kalmaları…
Aynı duvara karşı her gün söylenen
O sonsuz, sessiz, şarkıları:
-Haklıyız bugün de her zamanki gibi!
Hamurla taşla metalle dövüştük
Ödemediler yine emeğimizin bedelini
Gün bitti biz bittik yine yollara düştük-
Şimdi sizin sesinizle yırtılacak olan dağlardır karşınızdaki
Kırılacak düşman elidir bileğinizden tutan
Sofranızı çıplak, çocuğunuzu üzgün bırakandır
O kötü o kara o hain karanlığıyla üzerinize gelen
Ah bir görseniz aslında ne güçsüzdür
Parlak alınlarınız karşısında
Ben sizden aldım gücümü
Siz de benden alın ki
Unutmayın, unutmayın, unutmayın.
Sizler gerçek zaferi ellerinde taşıyanlarsınız
Karanlığı işte!
Ve karanlığın bütün eşyalarını,
O eller ki aydınlatır
Siz aydınlatırsınız…