
İktidarın ilan ettiği sözde işten çıkarma yasağı geçtiğimiz günlerde iki ay daha uzatıldı. Sözde çünkü yine yalan söylediler. İşten çıkarmak yasak dediler. Sonra ücretsiz izin uygulamasını devreye soktular. Dediler ki “al kardeşim, sana günde 39 lira veriyoruz. Bununla kiranı öde, faturalarını yatır, pazara git, yaşamını sürdür.” Açıkça aklımızla alay ettiler. Üstelik ücretsiz izindeyken başka bir işte çalışmayı yasakladılar. Yetmedi, ücretsiz izinde olan işçilerin SGK primlerini ödemediler. Yetmedi, işçilerin yeniden işe dönmesi için hiçbir garanti vermediler. Ama bunlara rağmen iktidardakiler, ücretsiz izin uygulamasını müjde olarak sunmaya çalıştı. Oysa gerçekte olan, kâğıt üzerinde işçileri çalışıyor gösterip fiilen işsiz bırakmaktı.
Bu sözde işten çıkarma yasağına bir istisna getirdiler. Adına Kod 29 denilen uygulamayla patronlar istedikleri işçiyi işten çıkartabildiler. Aslında bu uygulama yeni değil. Eskiden de patronlar bununla işçiler üzerinde baskı kuruyordu. Ama pandemiyle birlikte Kod 29 uygulaması oldukça yaygınlaştı. Sendikaların yaptığı açıklamalara göre, son süreçte işten çıkarılan işçilerin yüzde 70’i Kod29’dan işten çıkarıldı. Peki, nedir bu Kod 29?
Patron işten çıkardığı işçi için SGK’ya 10 gün içinde işten ayrılış bildirgesi veriyor. Bu bildirgede işçiyi hangi gerekçeyle işten çıkardığını kod numarasıyla işaretliyor. Kod 29, işçinin İş Kanunu’nun 25/2 maddesine dayandırılarak işten atılmasını anlatıyor. Bu madde “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışlar” nedeniyle işçinin işten atılabileceği halleri düzenliyor. Yani patron, “ahlak ve iyi niyet kurallarına” uymadığı gerekçesiyle işçinin iş akdini feshediyor. Kod 29’la işten atılan işçi kıdem tazminatını, ihbar tazminatını ve işsizlik maaşını alamıyor. Bunlarla birlikte kısa çalışma ödeneğinden de faydalanamıyor. İşte patronların Kod 29 silahına sarılmasının nedenlerinden birisi bu. Ama efendilerin esas korkusu başka.
Patronlar Kod 29 silahını özellikle sendikalaşma mücadelesi veren işçilere karşı kullanıyor. Mesela Çorum’da Ekmekçioğulları fabrikasında çalışan 90 işçi, Birleşik Metal-İş Sendikasına üye oldukları için işten çıkarıldı. İşçilerin 70’e yakını Kod 29’la işten çıkarıldı. Yine İzmir’de Oral Ambalaj fabrikasında çalışan işçiler de sendikalaştıkları için aynı kapsamda işten çıkarılmıştı. Geçtiğimiz günlerde Karaman’da bulunan Döhler fabrikasındaki işçilere de aynı muamele uygulandı. İşçiler Tekgıda-İş Sendikası’na üye oldukları için 29 numaralı kodla işten çıkarıldı.
Hepimiz İşçi Dayanışması gazetemizden, uidder.org’dan okuyor ve görüyoruz. Her geçen gün işçi sınıfının saflarında sefalet ve işsizlik artıyor. Ama başka bir şey daha oluyor. Sefalet ve işsizlik kuyrukları giderek artan bir öfkeye dönüşmeye başlıyor. İşte patronları korkutan şey budur. Gebze’den Karaman’a, İzmir’den Çorum’a pek çok yerde işçiler sendikalaşma mücadelesi veriyor, örgütlenme hakkına sahip çıkıyor. Başta metal işçileri olmak üzere pek çok sektörden yüzlerce işçi, patronların ve iktidarın saldırılarına karşı direniyor. İşçiler orman kanunlarıyla yönetilmek ve çalıştırılmak istemiyor. İnsanca ve namusuyla yaşamak için bir olmanın verdiği güçle direniyorlar. Patronlar işte bu güçten korkuyorlar. Korktukları için saldırıyorlar. Kâh Kod 29’lara sarılıyorlar. Kâh jandarmaya haber salıyorlar. Lakin ne yaparlarsa yapsınlar, işçilerin mücadelesini durduramıyorlar.
Evet kardeşler, kapitalizm var olalı beri, işçilerle patronlar arasında eskilerin tabiriyle mübalağa cenk olunmuştur. Bu bir savaş. Cephenin bir tarafında biz varız. Diğer tarafta patronlar sınıfı var. Onların türlü silahlarına karşı bizim en güçlü silahımız dayanışma. Şüphesiz haklı olan biziz. Ama kazanmamız için haklı olmamız yetmez. Tarih şahit. Bu savaşı örgütlü olan kazanır.