Volkswagen AG’ye ait ağır ticari araç üreticisi MAN geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada 2022 sonuna kadar Almanya’daki tesislerinde çalışan 3500 işçinin işine son vereceğini duyurdu. Münih merkezli firmada “kapsamlı yeniden yapılandırma” adı altında son dönemde şirket içerisinde türlü değişikliklere gidilirken fatura bir kez daha işçilerin sırtına yüklenmeye çalışılıyor. Daha önce Alman taşıt tedarikçileri Continental, Shaeffler ve Mahle gibi firmalar da binlerce işçinin işine son verileceğine dair açıklamalarda bulunmuşlardı. İşten çıkarmalar gerçekleştirilecek olursa yalnızca Almanya’da değil farklı ülkelerde de tedarikçi firmalar bünyesinde çalışan binlerce işçi işsizlik tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
Daha önce de işçi çıkarılmasına ilişkin açıklamaların yapıldığı MAN’da, Witchlich’teki bir tesiste küçülmeye gidileceği ve Plauen fabrikası ile Avusturya’daki Steyr fabrikasının “tartışmaya açık olduğu” söylenerek kapatılma sinyalleri veriliyor. Şirketin yönetim kurulu üyesi Andreas Tostman yakın zamanda “dijitalleşme, otomasyon ve alternatif sürüş modlarını” kapsayan bir değişim içerisine girdiklerini belirterek “firma daha inovatif, dijital, kârlı ve uzun soluklu olacak” şeklinde açıklamalarda bulunmuştu. Açıklanan yeniden yapılandırma planı ile şirketin bilançosunda 1,7 milyar avroluk “olumlu” katkı oluşacağı ileri sürülüyor. Ayrıca MAN firması kendi bünyesindeki işçilerin ekmekleriyle oynamakla yetinmiyor, yüzde 95 hissesine sahip olduğu Traton firmasını da kendisi ile tam entegrasyona zorluyor.
MAN yönetimi yeniden yapılandırma, tasarruf adı altında binlerce işçinin ekmeğiyle oynanmasına kılıf uydurmaya çalışıyor. Oysa IG Metall Sendikasının aktardığına göre pandemiden önce fosil yakıtlı araçların üretiminden elektrikli ve dijital araçların üretimine geç geçiş yaparak yapısal sorunların kaynağını bizzat firma yönetimi oluşturdu. Bu gecikmede Tostman’ın açıklamasındaki “kâr” faktörünün önemli bir rol oynadığı açıktır. Aynı şekilde işten çıkarmalar gerçekleşirse gerçekleşecek olan 1,7 milyarlık “olumlu katkı” da aslında patronlara sağlanacak olan kârın artmasının başka bir ifadesidir.
Otomotiv işçilerine yönelik saldırıların Almanya ve Avusturya ile sınırlı kalmayacağı, etkilerinin Türkiye dâhil küresel çapta farklı ülkelerde hissedileceği aşikârdır. İşçilerin bu saldırıları püskürtmesinin tek yolu örgütlenerek haklarını korumalarıdır.