Egemenlerin ellerindeki tüm araç ve yöntemleri kullanarak gerçekleri gizlemeye çabaladığı bir dönemden geçiyoruz. Dünyadaki adaletsizliğin ne derece arttığını düşünecek olursak her geçen gün bu çabalarının arttığını da tahmin edebiliriz. Bununla beraber katlanılamaz hayat koşulları altında ezilen emekçiler her geçen gün gerçeğin peşine daha fazla düşmektedir. İşte bu noktada somut koşullar yüzümüze çarpmaktadır.
Bugün dünyanın her yerinde insanlar geçinmek için eskisinden çok daha fazla çalışıyor, yaşadığı topraklardan koparılıp göç etmek zorunda bırakılıyor, evsiz kalıyor, açlık çekiyor, intihar ediyor… Milyonlarca kişinin maruz kaldığı bu acı tablo ortada toplumsal bir adaletsizliğin yattığını göstermektedir. Nitekim burjuva medyada zenginliği elinde bulunduran bir avuç asalağın yaşantısı sürekli ve sürekli olarak kitlelere empoze edilmektedir. Bir işçi çocuğunun asla yaşamayacağı hayatlar sempatik gösterilen öğelerle beslenerek adeta “mış gibi” yaşamamız isteniyor.
Tüm bu propaganda bombardımanındaki amaç toplumu uyuşturarak kendi yaşadığı koşullara gözünü açmaması, tepkisiz kalarak şartlara boyun eğmesidir. İkinci Dünya Savaşı döneminde milyonlarca insanı katleden Nazi iktidarının propaganda bakanı Joseph Goebbels “Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaklardır” diyordu. Şüphesiz Hitler’in özel uçağı ile günde üç-dört yerde halka hitap etmesi kitleleri ölüme götürecek olan yalanların tekrarını çoğaltıyordu. Bugün de milyonlar türlü hak gaspları ile karşılaşırken burjuva medya büyük yalanları sürekli tekrarlamaya devam ediyor.
İşte bu koşullarda bizler İşçi Dayanışması gazetesi sayesinde egemenlerin türlü çarpıtmalarına rağmen gerçekleri sınıfımızın penceresinden okuyabiliyor, örgütlü olarak sesimizi duyurabiliyoruz.
İşçi sınıfının mücadele tarihinde çok önemli bir yeri olan ve her yıl dünya işçi sınıfının coşkuyla kutladığı 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü’nün yaklaştığı bu günlerde kadınıyla erkeğiyle işçi sınıfının dayanışmasını büyütmeliyiz. Bizler ancak olayları sınıf bilinci ile kavrarsak burjuvazinin diğer konularda olduğu gibi bu konuda ileri sürdüğü çarpıtmalarını da bertaraf edebiliriz. Zor zamanlardan geçiyoruz, ancak yaşadığımız koşullar ne olursa olsun bizler UİD-DER’li işçiler olarak 8 Mart’ı coşkuyla kutlayacağız.
Bizler gerçekleri sınıf penceresinden gören işçiler olarak işçi kardeşlerimize sesleniyoruz. Bizden çaldıklarını bize satan egemenlerin tatlı yalanlarına inanmayalım. Ellerimize, emeğimize, gerçeğimize kulak verelim. “mış gibi” yapmayalım, sınıfımızın gerçekliğiyle yüzleşelim. Şairin dediği gibi;
ellerinizden başka her şey
herkes yalan söylüyorsa,
elleriniz balçık gibi itaatli,
elleriniz karanlık gibi kör,
elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun,
elleriniz isyan etmesin diyedir.
Ve zaten bu kadar az misafir kaldığımız
bu ölümlü, bu yaşanası dünyada
bu bezirgan saltanatı, bu zulüm bitmesin diyedir