Krizin etkisiyle binlerce işçinin işsiz kaldığı bir süreçten geçiyoruz. İşçiler kara kara hayatlarını nasıl devam ettireceklerini düşünüyor. Açlık, yoksulluk, sefalet alabildiğine artıyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi düşene bir tekme de ben atayım misali bir tekme de zamlarla geliyor. Doğalgaz fiyatının yüzde 22,5 oranında artmasıyla birlikte başlayan zam furyası elektrik ve vergilerle devam ediyor. Doğalgaz zammını bahane ederek elektriğe de zam yapmak isteniyor. Bahane baştan hazır: Neymiş, elektriğin büyük bir bölümü doğalgazdan üretiliyormuş. Zaten toplamda yüzde 85 gibi büyük bir oranda elektriğe zam yapılmıştı. Bu gidişle önümüzdeki kışı hem karanlıkta hem de soğukta titreyerek geçireceğiz. İşçileri asıl sarsacak zam da yolda. Bütün vergilere yüzde 12 zam yapılmak isteniyor. Yani artık bu zamla önümüzdeki kışı da sefaletle geçireceğimiz tescillenmiş oluyor.
Şu sıralar davullar öyle bir çalmaya başladı ki “dam da dam” diye ses çıkması gerekirken, artık “zam da zam” sesleri çıkmaya başladı. Bir yandan işçi maaşları düşüyor ve binlerce işçi işinden oluyor; bir yandan da zam üstüne zam geliyor. Derinleşen krizle birlikte işçi ve emekçiler açısından hayat daha da çekilmez hale geliyor. Eğer işçi sınıfı bu sömürü düzenine dur diyemezse daha kötü günler çok yakındadır.