
Size bir yapı tasvir edeyim dostlar, karışık, karmakarışık…
Mücevherler görünür yapıdan,
Rengârenk ışıklar altında yemekler sunulur altın tepside
En kibar hanımlar en centilmen beylerle görünür pencereden
En modern danslar sergilenir konuklara,
Konuklar da zariftir, en şanlı lütuflara layıktır…
Azdır şanlı lütuflara layık olanlar,
Azdır yapının bu en müstesna katında oturanlar
Nice katlar vardır oysa yapıda
Bilinmeyen yüksekliğinde, bilinmeyen servetleri barındırır
Bilinmeyen derinliğinde bilinmeyen dertler, elem, kahır…
Kocaman bir binadır bu yapı
Kan ve gözyaşı içinde her yanı…
Dışı fevkalade göz alıcıdır binanın
İçi korkunç derecede can alıcı…
Binada yok yoktur
Kap kacak vardır analara, üst baş vardır çocuklara
Süslenip püslenmek vardır genç hanımlara, genç beylere
Doymak vardır her çeşidiyle nimetin,
Rahat vardır en lüksünde hayatın...
Plastikte erir babalarımız, kap kacak ter içindedir
Üst baş uğruna solar güzelliği analarımızın,
Güzellik en modası geçmişindedir kıyafetlerin…
Tarlayı yaran, çapayı vuran nasırlı elleridir kardeşlerimizin
Toza, toprağa, çamura bulanır elleri, yüzleri, hayalleri...
Oysa bilmez bu ellerin sahipleri nimetlerin çokçasını
Yani demem o ki kardeşler
Biz işçiler bilmeyiz mücevherleri
Ve sunulmaz bize altın tepside yemekler
En şanlı lütuflarla bahsetmezler bizlerden gazetelerinde, televizyonlarında…
Oysa bizimdir bütün bir yapı,
Tırnaklarımızla kazıdığımız topraktan ekmeği biz çıkarırız
Demirde biz erir, kömürde biz ölürüz…
Ey dünyanın her yerinde üreten ellerin sahipleri!
Kanter içinde yükselen bu yapı bizimdir…
Ve bu yapıyı zapt ettiğini sananlar,
Emeğimizi, ekmeğimizi gasp eden burjuvalar…
Bilin ki sevdamız ve özlemlerimiz kadar
Bize zulmedenlere öfkemiz de bilenmektedir
Er ya da geç yapı gerçek sahiplerinin olacaktır…
Ve bugün 1 Mayıs’ta
Umudumuzun en taşkın
Mücadelemizin en coşkun gününde
Yapı bizim olmuş gibidir…