
UİD-DER’in “Sönmeyen Ateş 1 Mayıs” adlı yayın akışında “Workhouse” ya da “Köle Kampı” başlığı beni çok derinden etkiledi. Sömürü söz konusu olunca, olayın geçtiği ülke, dönemi, tarihi, sömürülen işçilerin hangi uyruktan oldukları hiç fark etmez, çocukların durumu bile patronun merhametini uyandırmaz. Bunu ancak kâr hırsıyla gözü dönmüş zalimler, haramiler yapabilir! Yayın akışındaki tüm konular benim için ders niteliğindeydi. Tarihimi gerçek ecdatlarımız olan işçi sınıfımızın geçmişteki mücadelelerine bakarak ve günümüze kadar aktarılabilen o güçlü kayıştan bağlanarak öğrendim. İşçi mücadele edince her şey nasıl da güzelleşiyor. Meydanlarda yumruklar göğe kalkınca şarkılar ne de gür, ne de güçlü söyleniyor! Dilden dile esirler dünyasının uyanmasını haykıran marşlar, şarkılar, türküler söylendi. Hele o çeşitli ülkelerden işçi dostlarımızın içtenlikle selam yollamaları heyecanımızı daha da katladı. Birleşen işçiler olarak günden güne çoğalıyoruz, güçleniyoruz!
Bu sene de geçen sene olduğu gibi alanlara çıkıp taleplerimizi haykıramadık! Yine de 1 Mayıs’ı UİD-DER sayesinde işçi arkadaşlarımızla birlikte coşkuyla, umutla kutladık. Yüreğimizden yükselen çığlığımızı duyup bizlere ses olan sınıf kardeşlerimizle aynı duygu ve heyecanı yüreğimizin derinliklerinde hissettik. 1 Mayıs sönmeyen bir ateş gibi betimlendi. Evet, bu bir mübalağa değil, gerçeğin alev alev yanarak parlamasıdır. 4 gün boyunca UİD-DER’in yayın akışını izlerken duygudan duyguya geçtim. Gerçekte 1 Mayıs, pandemi nedeniyle kısıtlanmadı! Aksine yaşanan haksızlıkların, yoksullaşmanın karşısında işçilerin tepkisinden patronların ödleri koptuğu için kısıtlandı! Bunu biliyoruz! Gelecek senelerde 1 Mayıs ateşini harlayıp tutuşturan milyonlarcamız sokakları, caddeleri, meydanları aydınlatacak!