
Merhaba UİD-DER’li dostlar. Salgını bahane eden yönetenler, yasaklardan medet umarak 1 Mayıs alanlarını işçi ve emekçilere yine kapattı. Ama koşullar ne olursa olsun bizler örgütlü işçileriz! Baskılar, yasaklar ve yaratılan korku iklimi bizleri ne yolumuzdan alıkoyuyor ne de mücadeleden vazgeçiriyor. Aksine örgütümüze ve mücadele eden arkadaşlarımıza sıkı sıkı sarılıyoruz. UİD-DER’li işçiler için bu yıl da 1 Mayıs geçtiğimiz yıllardaki gibi coşkulu, heyecan dolu bir gün oldu. Öncelikle dört gün süren yayın akışında emeği geçen, sınıf hafızamızı her zamanki gibi diri tutan, tüm arkadaşlarımıza teşekkürler.
Kişilerin olduğu kadar, yaşadıkları toplumun da tarihi, bir hafızası vardır. Yaşadığımız düzende toplumun hafızasını veya neyi ne kadar düşüneceğini bireyler değil tepedeki yönetenler, küçük bir azınlık belirliyor. O zaman da egemen sınıfın dayattığı resmi tarihle her türlü manipülasyona açık hale geliyoruz aslında. Onlar kendi sınıfsal çıkarları için toplumu bir bütün olarak gördüklerini iddia ediyorlar. Ancak her zaman sermayenin ve patronların menfaatini düşünüyorlar. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Pandemi sürecinde yürüttükleri politikalar, işçileri mağdur ederken patronların çıkarına oldu. Pandemi dönemi sadece bizim ülkemizde değil, tüm dünya ülkelerinde aşağı yukarı bu doğrultuda ilerledi ve ilerlemeye devam ediyor. Patronlar para kazanmaya, işçiler yoksullaşmaya, aç kalmaya ve ölmeye mahkûm ediliyor.
Monoton bir yaşam, insan beyninin en büyük düşmanıdır. Hafızayı diri tutmak, sürekli yeni şeyler öğrenmek ve sorgulamak beyin fonksiyonlarının sağlığı ve sürekliliği açısından son derece önemlidir. Ama egemen sınıf için bu son derece tehlikeli bir durumdur. Onlar sistemi tehlikeye sokacak, düzen dışına çıkacak şeylerle ilgili düşünüp soru sormamızı veya harekete geçmemizi asla istemezler. Hemen çıkarları üzerinden kurguladıkları tarihi hafızayı devreye sokarlar. Yerli derler, milli derler, beka derler, ecdat derler, derler de derler. Onlar bu yalanları diyedursun UİD-DER başka bir şey söylüyor! “İşçi kardeş boş ver sen onların söylediklerini, onların tarafı belli, bak senin tarafın burası. İşte senin tarihin, işte senin geçmişin, işte senin sınıfın ve sınıfının gerçek kahramanları.”
Kardeşler! İçinden geçtiğimiz süreçte baskılar, yasaklar, koşullar ne olursa olsun buna yenik düşmek yerine, dönemin koşullarına uygun bir biçimde mücadeleyi devam ettirmek çok önemli ve değerli! Bizler bu bilinçle ve bu duygularla geçirdik dünya işçi sınıfının sembolü olmuş, en önemli günlerinden birini. Haksızlığa, zulme, baskılara isyanımızı haykırdık, “Sönmeyen Ateş” pankartı arkasında oluşturduğumuz kızıl kortejimizde. Geçmişten günümüze mücadele tarihimizin tüm işçileri ve önderleri ile el ele, kol kola, omuz omuza hep bir arada olduk. Sönmeyen ateşi harladık tüm dostlarımız ve mücadele arkadaşlarımızla. Bir kez daha örgütlü olmanın, bir arada hareket etmenin ve mücadelenin bir parçası olmanın gururunu yaşadık, öfkelendik ve bilendik! Dört günlük yayın akışı bize, yasakladıkları 1 Mayıs alanını ve yüzyıllardır çaldıklarını almanın tek yolunun örgütlü mücadele olduğunu bir kez daha gösterdi.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz, Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın İşçi Sınıfını Birliği, Mücadelesi, Yaşasın Sınıf Dayanışması!